Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Zulüm ve Şirk: Doğru Yolun Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Rebîü'l-Âhir 1409 / 30.11.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmün Çeşitleri, Doğru İnanç Çok Önemlidir, İnsanı Saptıran Ekseriya Kötü Arkadaştır, Allah'ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zulüm ve Şirk: Doğru Yolun Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Rebîü'l-Âhir 1409 / 30.11.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmün Çeşitleri, Doğru İnanç Çok Önemlidir, İnsanı Saptıran Ekseriya Kötü Arkadaştır, Allah'ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayra halkihî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayra halkihî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Fa'lemû eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l-hadîsi Kitâbullah Fe-inne efdale'l-hadîsi Kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün.Ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün. Ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr.Ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

ez-Zulmü selâsetün: Fe-zulmün lâ yağfiruhu'llah ve zulmün yağfiruhu'llahez-Zulmü selâsetün: Fe-zulmün lâ yağfiruhu'llah ve zulmün yağfiruhu'llah ve zulmün lâ yetrukühu'llah.ve zulmün lâ yetrukühu'llah. Fe-emme'z-zulmü'llezî lâ yağfiruhu'llah fe'ş-şirkü, ve kâle'llahu: İnne'ş-şirke le-zulmün azîm.Fe-emme'z-zulmü'llezî lâ yağfiruhu'llah fe'ş-şirkü, ve kâle'llahu: İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. Ve emme'z-zulmü'llezî yağfiruhu'llahu fe-zulmü'l-ibâdi li-enfüsihim fî mâ beynehüm ve beyne Rabbihim.Ve emme'z-zulmü'llezî yağfiruhu'llahu fe-zulmü'l-ibâdi li-enfüsihim fî mâ beynehüm ve beyne Rabbihim. Ve emme'z-zulmü'llezî lâ yetrukühu'llah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dihim ba'dan Ve emme'z-zulmü'llezî lâ yetrukühu'llah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dihim ba'dan hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din. Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kal. hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din. Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kal.

Aziz ve muhterem kardeşlerim, Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı ve rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim, Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı ve rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Rabbimiz saadet-i dâreyne cümlenizi nâil eylesin. Rabbimiz saadet-i dâreyne cümlenizi nâil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyupPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup teallüm ve tefeyyüz eyleyelim diye toplandık. teallüm ve tefeyyüz eyleyelim diye toplandık.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olması içinPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olması için ve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâ'ının, ahbâbının ruhlarına ve sair enbiyâ ve mürselînin ervâhınave onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâ'ının, ahbâbının ruhlarına ve sair enbiyâ ve mürselînin ervâhına ve cümle evliyaullahın ruhlarına ve hâsseten ümmet-i Muhammedin mürşidleri ve mürebbîleri olan,ve cümle evliyaullahın ruhlarına ve hâsseten ümmet-i Muhammedin mürşidleri ve mürebbîleri olan, verese-i Nebî olan, ulemâ-i muhakkıkîn olan sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin,verese-i Nebî olan, ulemâ-i muhakkıkîn olan sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan müteselsilen şeyhimiz, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan müteselsilen şeyhimiz, hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar turuk-ı aliyyemizden güzeran eylemiş olan hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar turuk-ı aliyyemizden güzeran eylemiş olan sâdât ve meşâyıhımızın ruhlarına hediye olsun diye; sâdât ve meşâyıhımızın ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihad eyleyip, fethedip, bize emanet bırakmış olan fatihlerin,bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihad eyleyip, fethedip, bize emanet bırakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mübarek ecdadımızın ruhları şad olsun diye;şehitlerin, gazilerin, mübarek ecdadımızın ruhları şad olsun diye; şu caminin yapılmasına, hizmete, hizmette devam etmesine sebep olanların şu caminin yapılmasına, hizmete, hizmette devam etmesine sebep olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelenkendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diyesiz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf hediye edelim, okuyalım. Ondan sonra başlayalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf hediye edelim, okuyalım. Ondan sonra başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

et-Tayâlisî'nin rahmetullahi aleyh rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Zulüm konusunda.et-Tayâlisî'nin rahmetullahi aleyh rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Zulüm konusunda. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:

ez-Zulmü selâsetün. "Zulüm üç sınıftır, üç çeşittir, üç derecedir."ez-Zulmü selâsetün. "Zulüm üç sınıftır, üç çeşittir, üç derecedir." Fe-zulmün lâ yağfiruhu'llah. "Bir zulüm vardır ki Allah bunu asla affetmez, bağışlamaz, bırakmaz. Fe-zulmün lâ yağfiruhu'llah. "Bir zulüm vardır ki Allah bunu asla affetmez, bağışlamaz, bırakmaz. Mutlaka o zalimi o zulmünden dolayı cezaya çarptırır. Affı bahis konusu değil." Mutlaka o zalimi o zulmünden dolayı cezaya çarptırır. Affı bahis konusu değil." Ve zulmün yağfiruhu'llah. "Bir zulüm vardır ki Allah bağışlar, affeder, cezalandırmaz." Ve zulmün yağfiruhu'llah. "Bir zulüm vardır ki Allah bağışlar, affeder, cezalandırmaz." Ve zulmün lâ yetrukühu'llah. "Bir de bir zulüm vardır ki onun peşini bırakmaz. Bu üç zulmün birincisi…" Ve zulmün lâ yetrukühu'llah. "Bir de bir zulüm vardır ki onun peşini bırakmaz. Bu üç zulmün birincisi…"

Fe-emme'z-zulmü'llezî lâ yağfiruhu'llah. "Affetmediği, bağışlamadığı zulüm…"Fe-emme'z-zulmü'llezî lâ yağfiruhu'llah. "Affetmediği, bağışlamadığı zulüm…" Fe'ş-şirkü. "Bu şirktir. Fe'ş-şirkü. "Bu şirktir. Şirk; Allahu Teâlâ hazretlerine ortak koşmak, müşriklik yapmak, inancında Allah'ın varlığını, Şirk; Allahu Teâlâ hazretlerine ortak koşmak, müşriklik yapmak, inancında Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmeyip Allah'a başka ortaklar düşünmek. Bunu Allah affetmez." birliğini kabul etmeyip Allah'a başka ortaklar düşünmek. Bunu Allah affetmez."

Bir âyet-i kerîme var: İnne'llahe lâ yağfiru en yüşreke bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâ'. Bir âyet-i kerîme var:

İnne'llahe lâ yağfiru en yüşreke bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâ'.

"Allahu Teâlâ hazretleri kendisine şirk koşulmasını asla ve kat'â affetmez."Allahu Teâlâ hazretleri kendisine şirk koşulmasını asla ve kat'â affetmez. Bunun dışındaki günahları dilediği kimselerden bağışlar, affedebilir. Ama bunu affetmez." diye. Bunun dışındaki günahları dilediği kimselerden bağışlar, affedebilir. Ama bunu affetmez." diye.

Ve kâle'llahu buyuruyor Peygamber Efendimiz. Ve kâle'llahu buyuruyor Peygamber Efendimiz.

İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. "Şirk muhakkak ki çok büyük bir günahtır. Azîm bir günahtır.İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. "Şirk muhakkak ki çok büyük bir günahtır. Azîm bir günahtır. Azîm bir zulümdür." Yani şirk dediğimiz şey inançla ilgili bir şey ama,Azîm bir zulümdür." Yani şirk dediğimiz şey inançla ilgili bir şey ama, bizim de zulüm dediğimiz zaman aklımıza gelen,bizim de zulüm dediğimiz zaman aklımıza gelen, bir kuvvetli insanın bir zayıf insanı ezmesi amabir kuvvetli insanın bir zayıf insanı ezmesi ama bu şirkin de bir çeşit zulüm olduğunu belirten âyet-i kerîme budur.bu şirkin de bir çeşit zulüm olduğunu belirten âyet-i kerîme budur. İnne'ş-şirke. "Hiç şüphe yok ki. Şüphesiz şeksiz." Le-zulmün azîm. "Büyük bir zulümdür." Neden? İnne'ş-şirke. "Hiç şüphe yok ki. Şüphesiz şeksiz." Le-zulmün azîm. "Büyük bir zulümdür."

Neden?

Neden şirk dediğimiz inanç, bozuk inanç niye bir zulüm oluyor? Neden şirk dediğimiz inanç, bozuk inanç niye bir zulüm oluyor?

Kişi kendisini mahvediyor. Yani başka bir zayıfı ezmiyor ama bizzat kendisini mahvediyor.Kişi kendisini mahvediyor. Yani başka bir zayıfı ezmiyor ama bizzat kendisini mahvediyor. Perişan ediyor kendisini. Kendisi müşrik olduğundan, kendisinin cehenneme düşmesine,Perişan ediyor kendisini. Kendisi müşrik olduğundan, kendisinin cehenneme düşmesine, ateşlerde cayır cayır yanmasına, çeşit çeşit azaplara duçar olmasına,ateşlerde cayır cayır yanmasına, çeşit çeşit azaplara duçar olmasına, feci, elim bir akıbete yuvarlanmasına ve bu azabın içinde de ebediyen… feci, elim bir akıbete yuvarlanmasına ve bu azabın içinde de ebediyen…

Hüm fîhâ hâlidûne. Ebedi olarak devam etmesine…Hüm fîhâ hâlidûne.

Ebedi olarak devam etmesine…
Öyle bir devam etmek ki cehenneme giren insanlar temenni edecekler, ölsek de kurtulsak diye.Öyle bir devam etmek ki cehenneme giren insanlar temenni edecekler, ölsek de kurtulsak diye. Ölmek yok. Yani ölmek yok. Cehennemde zulüm devam edecek. Ölmek yok. Ölmek yok. Yani ölmek yok. Cehennemde zulüm devam edecek. Ölmek yok.

Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû. Öyle ruhları kabzedilmez ki ölsünler de azaptan kurtulsunlar.Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû.

Öyle ruhları kabzedilmez ki ölsünler de azaptan kurtulsunlar.
Ölüm kurtuluş olur. Diyelim ki dünyada bir insan amansız bir hastalığa yakalanmış, çare yok.Ölüm kurtuluş olur. Diyelim ki dünyada bir insan amansız bir hastalığa yakalanmış, çare yok. İnliyor, hasta. Tedavisi mümkün değil. Amerikalara gitmiş, Avrupalara gitmiş.İnliyor, hasta. Tedavisi mümkün değil. Amerikalara gitmiş, Avrupalara gitmiş. Cihanın tabipleri başına toplansalar bir şey yapacakları yok. İşte şeyini[ecelini] bekliyor zavallı.Cihanın tabipleri başına toplansalar bir şey yapacakları yok. İşte şeyini[ecelini] bekliyor zavallı. İnim inim inliyor. Öldüğü zaman ne der arkasında kalanlar? E kurtuldu zavallı der. Zavallı.İnim inim inliyor. Öldüğü zaman ne der arkasında kalanlar? E kurtuldu zavallı der. Zavallı. İşte çok çekiyordu. Eh, ölüm onun için bir istirahat oldu derler.İşte çok çekiyordu. Eh, ölüm onun için bir istirahat oldu derler. Cehennemde ölmek yok ki istirahat etsin kurtulsun. Yok olmak yok ki bitsin. Cehennemde ölmek yok ki istirahat etsin kurtulsun. Yok olmak yok ki bitsin.

Küllemâ nadicet cülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûku'l-azâbe. Küllemâ nadicet cülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûku'l-azâbe.

Tenleri yanıp, fışır fışır kömür olup azap gördükten sonraTenleri yanıp, fışır fışır kömür olup azap gördükten sonra tekrar Allah tenlerini tazeleyecek ki azabı yine çeksinler diye. tekrar Allah tenlerini tazeleyecek ki azabı yine çeksinler diye. Yani azaptan mahvolacak, yeniden tazelenecek.Yani azaptan mahvolacak, yeniden tazelenecek. Yeniden mahvolacak, yeniden tazelenecek, yeniden mahvolacak… Ebediyen.Yeniden mahvolacak, yeniden tazelenecek, yeniden mahvolacak… Ebediyen. E bundan büyük zulüm olmaz. Yani kişinin kendisine yapabileceği en büyük kötülük budur. E bundan büyük zulüm olmaz. Yani kişinin kendisine yapabileceği en büyük kötülük budur.

Hatta dedelerimiz ne demişler:Hatta dedelerimiz ne demişler: Bir insanın kendisine yaptığı kötülüğü cümle cihan halkı başına üşüşse yapamaz.Bir insanın kendisine yaptığı kötülüğü cümle cihan halkı başına üşüşse yapamaz. İnsanın kendisine kötülüğü kendisine zulmü… Dünyasını mahvetse bu bir zulümdür. İnsanın kendisine kötülüğü kendisine zulmü… Dünyasını mahvetse bu bir zulümdür. Ama bir de âhiretini mahvediyor. Adam içki içiyor. İşte kendisine kötülük ediyor.Ama bir de âhiretini mahvediyor. Adam içki içiyor. İşte kendisine kötülük ediyor. Ama bu şirk bu dünyada da kalmıyor. Ebedi hayatı olan ahret âlemini mahvediyor. Onun için; Ama bu şirk bu dünyada da kalmıyor. Ebedi hayatı olan ahret âlemini mahvediyor. Onun için;

İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. "Şirk muhakkak ki müthiş, ulu, azametli, büyük bir zulümdür.İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. "Şirk muhakkak ki müthiş, ulu, azametli, büyük bir zulümdür. Eşsiz emsalsiz bir büyük zulümdür şirk." Eşsiz emsalsiz bir büyük zulümdür şirk."

Şimdi muhterem kardeşlerim bunu belki başka zamanlarda da konuşmalarımızda söylemişizdir.Şimdi muhterem kardeşlerim bunu belki başka zamanlarda da konuşmalarımızda söylemişizdir. Şirk koşmak, ortak koşmak, yani adamın az çok eksikli kusurlu bir inancı var. İnançsız değil yani adam.Şirk koşmak, ortak koşmak, yani adamın az çok eksikli kusurlu bir inancı var. İnançsız değil yani adam. Az çok bir inancı var. İnanıyor bir şeye ama doğru inanmıyor. Eğri büğrü, yalan yanlış inanıyor.Az çok bir inancı var. İnanıyor bir şeye ama doğru inanmıyor. Eğri büğrü, yalan yanlış inanıyor. Bir inancı var, bir tanrı inancı var. Bir kendisine göre bir tutturduğu ibadet yolu, yöntemi var. Bir inancı var, bir tanrı inancı var. Bir kendisine göre bir tutturduğu ibadet yolu, yöntemi var. Bağlandığı bir sakat, yanlış din var. Az çok bir şey. Bağlandığı bir sakat, yanlış din var. Az çok bir şey.

Bir de kıpkızıl, kapkara, simsiyah, tamamen münkir herifler var. Hiçbir şeyi kabul etmiyor.Bir de kıpkızıl, kapkara, simsiyah, tamamen münkir herifler var. Hiçbir şeyi kabul etmiyor. Her şeyi reddediyor. Hiçbir şeye inanmıyor. Yani onun yanında bu biraz hani bir siyah var katran gibi. Her şeyi reddediyor. Hiçbir şeye inanmıyor. Yani onun yanında bu biraz hani bir siyah var katran gibi. Bir de gri var. Bir de beyaz var. Yani katran gibi şeyin yanında gri biraz yine az çok bir şeydir.Bir de gri var. Bir de beyaz var. Yani katran gibi şeyin yanında gri biraz yine az çok bir şeydir. Ama işte zulme bile bu kadar büyük ceza olunca artık insan bu işin ne kadar ciddi olduğunu anlamalı, bir. Ama işte zulme bile bu kadar büyük ceza olunca artık insan bu işin ne kadar ciddi olduğunu anlamalı, bir.

İkincisi; doğru inancın ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor.İkincisi; doğru inancın ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Yani inancın, hani namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, ibadet ediyoruz. Yani inancın, hani namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, ibadet ediyoruz. Köyün kahvesinde sohbet ediyoruz, bacak bacak üstüne atıp.Köyün kahvesinde sohbet ediyoruz, bacak bacak üstüne atıp. Evde birbirlerimizi ziyaret ettiğimiz zaman bir şeyler konuşuyoruz din konusunda, âhiret konusunda.Evde birbirlerimizi ziyaret ettiğimiz zaman bir şeyler konuşuyoruz din konusunda, âhiret konusunda. 10,00 Bektaşi fıkraları anlatıyor millet kah kah kah kih kih kih gülüyor. 10,00 Bektaşi fıkraları anlatıyor millet kah kah kah kih kih kih gülüyor.

Ya yaptığın doğru mu? Söylediğin sözü Allah duyuyor. Bak defterine yazılıyor haberin olsun.Ya yaptığın doğru mu? Söylediğin sözü Allah duyuyor. Bak defterine yazılıyor haberin olsun. Bunlar böyle boşa gitmiyor. Senin bu sözün, bu inancın, bu kanaatin yanlış.Bunlar böyle boşa gitmiyor. Senin bu sözün, bu inancın, bu kanaatin yanlış. Sen bu kafayla gidersen mahvolursun. Kendine biraz çekidüzen ver. Dikkat et. Sen bu kafayla gidersen mahvolursun. Kendine biraz çekidüzen ver. Dikkat et.

Yani inancın ne kadar önemli olduğunu buradan anlıyoruz.Yani inancın ne kadar önemli olduğunu buradan anlıyoruz. Onun için hepimizin en doğru inanç üzere olmaya, Onun için hepimizin en doğru inanç üzere olmaya, en doğru yol üzerinde olmaya çok büyük ihtimam etmemiz gerekiyor. en doğru yol üzerinde olmaya çok büyük ihtimam etmemiz gerekiyor.

Bir yol tutturmuşuz gidiyoruz. Acaba yolumuz doğru mu? Bir iş yapmaktayız, devam ediyoruz.Bir yol tutturmuşuz gidiyoruz. Acaba yolumuz doğru mu? Bir iş yapmaktayız, devam ediyoruz. Acaba yaptığımız iş iyi mi? Hatta bir kimseye bağlanmışız.Acaba yaptığımız iş iyi mi? Hatta bir kimseye bağlanmışız. Acaba bağlandığımız kişi bağlanılacak bir adam mı? Yani bir yere gönül vermişiz. Acaba bağlandığımız kişi bağlanılacak bir adam mı? Yani bir yere gönül vermişiz. Gerek dinî, gerek dünyevî, gerek politik, gerek sosyal olsun.Gerek dinî, gerek dünyevî, gerek politik, gerek sosyal olsun. Hani adam şeyi beğeniyor, falanca artiste hayran. Nesine hayransın bu kepazenin?Hani adam şeyi beğeniyor, falanca artiste hayran. Nesine hayransın bu kepazenin? Nesine hayransın, nesi var? Filancanın bıyıklarına hayran, bıyıklarını taklit ediyor.Nesine hayransın, nesi var? Filancanın bıyıklarına hayran, bıyıklarını taklit ediyor. Filancanın bıyığı cinsinden bıyık. Falancanın saçı modelinden saç.Filancanın bıyığı cinsinden bıyık. Falancanın saçı modelinden saç. Filancanın meşin ceketi cinsinden ceket. Filancanın pantolonu cinsinden pantolon. Filancanın meşin ceketi cinsinden ceket. Filancanın pantolonu cinsinden pantolon.

Kime benzeyeceğiz? Kimi seveceğiz, kime bağlanacağız? Sağlam yere bağlanacağız.Kime benzeyeceğiz? Kimi seveceğiz, kime bağlanacağız? Sağlam yere bağlanacağız. Doğru yere bağlanacağız. Yapacağımız işe dikkat edeceğiz. Sağlam yol nedir? Doğru yere bağlanacağız. Yapacağımız işe dikkat edeceğiz.

Sağlam yol nedir?

Kur'ân-ı Kerîm yoludur.Kur'ân-ı Kerîm yoludur. Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin, kullarına doğru yolu bulması için indirdiği kitap. Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin, kullarına doğru yolu bulması için indirdiği kitap.

Sağlam yol neresidir? Sağlam yol neresidir?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi yoludur.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi yoludur. Çünkü Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin âlemlere rahmet olarak indirdiği bir Peygamber. Çünkü Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin âlemlere rahmet olarak indirdiği bir Peygamber.

Âlemlere rahmet ne demek? Âlemlere rahmet ne demek?

Yani Allah acımış da cihan halkına, acımış da bu zavallıcıklar kendi akıllarına kalırlarsaYani Allah acımış da cihan halkına, acımış da bu zavallıcıklar kendi akıllarına kalırlarsa gerçekleri göremezler diye elçi göndermiş,gerçekleri göremezler diye elçi göndermiş, gerçekleri bildirecek bir mübarek insan vazifelendirmiş ki eşi, emsali olmayan bir insan.gerçekleri bildirecek bir mübarek insan vazifelendirmiş ki eşi, emsali olmayan bir insan. Gelenlerin, geleceklerin, geçmişlerin hepsinin en mükemmeli olan, harikalar harikası,Gelenlerin, geleceklerin, geçmişlerin hepsinin en mükemmeli olan, harikalar harikası, efendiler efendisi, muhteremler muhteremi bir zât-ı muhteremi göndermiş. Neden? efendiler efendisi, muhteremler muhteremi bir zât-ı muhteremi göndermiş.

Neden?

Bu insancıklar, bu beşer, bu beni Âdem şaşırmasın, yanlış yollara saplanmasın,Bu insancıklar, bu beşer, bu beni Âdem şaşırmasın, yanlış yollara saplanmasın, bataklıklara düşmesin, ters yollara sapıp da yolunu kaybedip de menzil-i maksûduna ulaşamayıpbataklıklara düşmesin, ters yollara sapıp da yolunu kaybedip de menzil-i maksûduna ulaşamayıp yollarda canavarlara yem olmasın diye bir rehber, bir kılavuz göndermiş kiyollarda canavarlara yem olmasın diye bir rehber, bir kılavuz göndermiş ki Allahu Teâlâ hazretleri, eşi emsali yok. Elhamdülillah. Allahu Teâlâ hazretleri, eşi emsali yok. Elhamdülillah.

Kur'ân-ı Kerîm elimizde, karşımızda. Kütüphanemizde çeşit çeşit mealleri var.Kur'ân-ı Kerîm elimizde, karşımızda. Kütüphanemizde çeşit çeşit mealleri var. Çeşit çeşit tefsirleri var. Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerinin ne olduğunu anlamak mümkün. Çeşit çeşit tefsirleri var. Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerinin ne olduğunu anlamak mümkün. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfleri var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfleri var. Ciltlerle, Diyanet İşleri Başkanlığı neşretmiş 12 cilt. Başka başka kitapevleri neşretmiş çeşit çeşit.Ciltlerle, Diyanet İşleri Başkanlığı neşretmiş 12 cilt. Başka başka kitapevleri neşretmiş çeşit çeşit. İmam Müslim'in hadîs-i şerîf kitabını rahmetli Ahmet Davutoğlu hocaefendiİmam Müslim'in hadîs-i şerîf kitabını rahmetli Ahmet Davutoğlu hocaefendi cennet mekân güzel açıklamalarla neşretmiş. Kocaman bir şey. Onu okusan, onu okusan yeter. cennet mekân güzel açıklamalarla neşretmiş. Kocaman bir şey. Onu okusan, onu okusan yeter.

İşte bunlara sarılacağız. Bunlara sarılacağız.İşte bunlara sarılacağız. Bunlara sarılacağız. Ve bunlara bağlanmış olan insanlarla ahbaplık edeceğiz, dostluk edeceğiz. Ve bunlara bağlanmış olan insanlarla ahbaplık edeceğiz, dostluk edeceğiz. Başka yola sapmayacağız. Neden? Ölçü ne? Ölçü bunlar. Ölçü Kur'ân-ı Kerîm. Başka yola sapmayacağız. Neden? Ölçü ne? Ölçü bunlar. Ölçü Kur'ân-ı Kerîm. Ölçü Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi. Ölçü Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi. Bunlara uymayan bir insan, kendisi yanlış yolda demektir. Bunlara uymayan bir insan, kendisi yanlış yolda demektir. Belki ona doğru yola gelsin diye yanına yanaşıp bir şeyler söyleyebiliriz. Belki ona doğru yola gelsin diye yanına yanaşıp bir şeyler söyleyebiliriz. Ama onu dost ittihaz edersek Allah saklasın kişi sevdiğiyle beraber olacağından mahvolur insan.Ama onu dost ittihaz edersek Allah saklasın kişi sevdiğiyle beraber olacağından mahvolur insan. Hem dünyada mahvolur… Bir insanın dünyada şaşırtan sapıtan ekseriyetle kötü arkadaşlardır. Hem dünyada mahvolur… Bir insanın dünyada şaşırtan sapıtan ekseriyetle kötü arkadaşlardır.

"Gel bu akşam paranı ben çekeceğim. Felekten bir gece çalalım." Param yok. "Paran benden." Neden?"Gel bu akşam paranı ben çekeceğim. Felekten bir gece çalalım." Param yok. "Paran benden." Neden? Günah yolu ya, şey yapıyor yani. Cömertliği tutuyor. Cömertlik değil o. Onu felakete sürüklüyor.Günah yolu ya, şey yapıyor yani. Cömertliği tutuyor. Cömertlik değil o. Onu felakete sürüklüyor. Bu cömertlik değil aslında. "Yak bir sigara benden." Ya tevbe etmiştim bırakmıştım sigarayı. Bu cömertlik değil aslında. "Yak bir sigara benden." Ya tevbe etmiştim bırakmıştım sigarayı. "Canım yak işte böyle güzel yerde."Canım yak işte böyle güzel yerde. Her yemekten sonra içmek lazım bir sigara." diye tekerlemeleri filan var. Yak bir sigara. Her yemekten sonra içmek lazım bir sigara." diye tekerlemeleri filan var. Yak bir sigara. Ya tevbe etmiştim işte doktor zararlı diyor bak kanser oluyormuş yavaş yavaş öldürüyormuş insanı filan. Ya tevbe etmiştim işte doktor zararlı diyor bak kanser oluyormuş yavaş yavaş öldürüyormuş insanı filan.

Ha bunlar dostluk değil. Bu gibi arkadaşlar gerçek arkadaş değil.Ha bunlar dostluk değil. Bu gibi arkadaşlar gerçek arkadaş değil. İnsan doğru arkadaş seçecek, doğru yol yoldaşı seçecek. Doğru yol rehberi seçecek. İnsan doğru arkadaş seçecek, doğru yol yoldaşı seçecek. Doğru yol rehberi seçecek. Doğru yolu tutturacak. Kur'ân yoluna girecek. Peygamber Efendimiz'in yoluna girecek. O zaman kurtulur. Doğru yolu tutturacak. Kur'ân yoluna girecek. Peygamber Efendimiz'in yoluna girecek. O zaman kurtulur.

Aksi takdirde görüyorsunuz Allah'ın asla affetmeyeceği bir büyük zulüm ki tariflere sığmaz.Aksi takdirde görüyorsunuz Allah'ın asla affetmeyeceği bir büyük zulüm ki tariflere sığmaz. Şirk. Şirk bile büyük bir zulüm. E bir de çıkmış bazıları, efendim ben onu kabul etmem, bunu kabul etmem. Şirk. Şirk bile büyük bir zulüm. E bir de çıkmış bazıları, efendim ben onu kabul etmem, bunu kabul etmem. Sen kimsin ya? Karıncadan âciz bir alçağın birisin.Sen kimsin ya? Karıncadan âciz bir alçağın birisin. Yani sen kabul etsen ne olacak kabul etmesen ne olacak? Yani senin sözünün ne hükmü var? Yani sen kabul etsen ne olacak kabul etmesen ne olacak? Yani senin sözünün ne hükmü var?

"Ben inanmam." İnanmazsan kendini mahvediyorsun."Ben inanmam." İnanmazsan kendini mahvediyorsun. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri sana zerre kadar bir akıl vermemiş. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri sana zerre kadar bir akıl vermemiş. Demek ki seni dergâhına kabul bile etmiyor. Seni dergâhına kabul bile etmiyor. Demek ki seni dergâhına kabul bile etmiyor. Seni dergâhına kabul bile etmiyor.

Bak ulemadan, fuzeladan, filozoflardan, hekimlerden, hakimlerdenBak ulemadan, fuzeladan, filozoflardan, hekimlerden, hakimlerden nice ârif, kâmil, bilgin insanlar gelmiş geçmiş. Hepsinin müştereken söylediği; şu kâinat boş değil.nice ârif, kâmil, bilgin insanlar gelmiş geçmiş. Hepsinin müştereken söylediği; şu kâinat boş değil. Bu kâinat tesadüfî değil. Bu kâinatta bir nizam var.Bu kâinat tesadüfî değil. Bu kâinatta bir nizam var. Senin bu dağ tepe gibi böyle kum yığını gibi gördüğün şeyleri bile mikroskopla incelediğin zaman Senin bu dağ tepe gibi böyle kum yığını gibi gördüğün şeyleri bile mikroskopla incelediğin zaman içinde bir matematik, mükemmellik, bir sistem görüyorsun. içinde bir matematik, mükemmellik, bir sistem görüyorsun. 16. 17 Tepeden tırnağa kâinat pırıl pırıl bir intizam içinde çalışıyor. Sen ne sanıyorsun kendini?16. 17 Tepeden tırnağa kâinat pırıl pırıl bir intizam içinde çalışıyor. Sen ne sanıyorsun kendini? Sen kendini bile anlayamamışsın. Nasıl bir mahlûksun? Bir hücreden büyümüşsün, çoğalmışsın.Sen kendini bile anlayamamışsın. Nasıl bir mahlûksun? Bir hücreden büyümüşsün, çoğalmışsın. Koca bir âlem olmuşsun. Koca bir federasyon olmuşsun. Muazzam bir devletsin sen. Muazzam.Koca bir âlem olmuşsun. Koca bir federasyon olmuşsun. Muazzam bir devletsin sen. Muazzam. Amerika Birleşik Devletleri'nden büyüksün sen kendi başına. Amerika Birleşik Devletleri'nden büyüksün sen kendi başına. Hücrelerini saysalar, içerdeki çalışmalara şey yapsalar şöyle bir dikkat etseler, haberleşme mükemmel. Hücrelerini saysalar, içerdeki çalışmalara şey yapsalar şöyle bir dikkat etseler, haberleşme mükemmel.

Bizim vakfımız şubeler toplantısı yapacaktı. Bir ay önceden bütün şubelereBizim vakfımız şubeler toplantısı yapacaktı. Bir ay önceden bütün şubelere davetiye göndermiş.davetiye göndermiş. Antalya'nın falanca şehrinde, filanca yerinde, şu adreste, şu tarihlerdeAntalya'nın falanca şehrinde, filanca yerinde, şu adreste, şu tarihlerde toplantı yapacağız bir gün iki gün filan diye. Posta idaresi hiçbirini götürmemiş. Göndermemiş.toplantı yapacağız bir gün iki gün filan diye. Posta idaresi hiçbirini götürmemiş. Göndermemiş. Sistem iyi çalışmıyor. Ama insanın vücudunda şurası bir şeye değse. Sistem iyi çalışmıyor. Ama insanın vücudunda şurası bir şeye değse. Burada sert bir şey var diye sinir buradan böyle haberi dosdoğru beyne götürüyor.Burada sert bir şey var diye sinir buradan böyle haberi dosdoğru beyne götürüyor. Gözü bir şey görse karşıdan uçan bir şey sana doğru geliyor, gözünü kapat,Gözü bir şey görse karşıdan uçan bir şey sana doğru geliyor, gözünü kapat, haber geliyor haber gidiyor şey yapıyor. Yani şu vücudun çalışması başlı başına harika. haber geliyor haber gidiyor şey yapıyor. Yani şu vücudun çalışması başlı başına harika.

"Efendim elektronik çağdayız biz.""Efendim elektronik çağdayız biz." Elektronik çağı Hz. Âdem zamanından Hz. Âdem yaratıldığı zaman Allah halk eylemiş.Elektronik çağı Hz. Âdem zamanından Hz. Âdem yaratıldığı zaman Allah halk eylemiş. Senin şu vücudun elektronik bir harika. Senin vücudun içinde nice nice şeyler var. Senin şu vücudun elektronik bir harika. Senin vücudun içinde nice nice şeyler var. Elektrik akımları var. Elektrik akımları var. Tutuyorsun şeye, elektrikli cihazlara, voltaj iğnesi bakıyorsun fırt bu tarafa şey yapıyor.Tutuyorsun şeye, elektrikli cihazlara, voltaj iğnesi bakıyorsun fırt bu tarafa şey yapıyor. Elektriklerle şeylerle ne sistemler kurmuş Allahu Teâlâ hazretleri. Elektriklerle şeylerle ne sistemler kurmuş Allahu Teâlâ hazretleri.

Şu kafatasının içine bir beyin diye bir merkez yerleştirmiş.Şu kafatasının içine bir beyin diye bir merkez yerleştirmiş. Şuraya bir pompalama cihazı yerleştirmiş, bir motor yerleştirmiş. 80 sene çalışıyor, 100 sene çalışıyor. Şuraya bir pompalama cihazı yerleştirmiş, bir motor yerleştirmiş. 80 sene çalışıyor, 100 sene çalışıyor. Pat pat pat pat pat pat. Bu ne zaman dinlenir? Ne zaman gıdasını alır? Yorulmaz mı bu mübarek? Pat pat pat pat pat pat. Bu ne zaman dinlenir? Ne zaman gıdasını alır? Yorulmaz mı bu mübarek? Neyin nesidir, ne kadar acayip bir şeydir? Var mı 80 sene çalışan bir şey? Neyin nesidir, ne kadar acayip bir şeydir? Var mı 80 sene çalışan bir şey?

Biz Ankara'dan arabayla geliyorduk, yeni araba. Şarj dinamosu bozulmuş, bilye dağıtmış. Neden?Biz Ankara'dan arabayla geliyorduk, yeni araba. Şarj dinamosu bozulmuş, bilye dağıtmış. Neden? E kul yapısı ne olacak işte. 2 sene çalıştı, ondan sonra yıprandı. Şey yapıyor. Bu 80 sene çalışıyor. E kul yapısı ne olacak işte. 2 sene çalıştı, ondan sonra yıprandı. Şey yapıyor. Bu 80 sene çalışıyor. 100 sene tık tık tık tık tık tık çalışıyor. 100 sene tık tık tık tık tık tık çalışıyor.

Yani insanın ne bileyim, Allah'ı kabul edememesi, bulamaması aslında akıl alacak bir şey değil.Yani insanın ne bileyim, Allah'ı kabul edememesi, bulamaması aslında akıl alacak bir şey değil. Yani bu Allah'a inanmayan insanlara filan meydan dayağında bir dövmek lazım. Yani bu Allah'a inanmayan insanlara filan meydan dayağında bir dövmek lazım. Ya senin hiç mi aklın yok? Hiç mi gözün yok, hiç mi kulağın yok? Hiç mi mantığın yok? Ya senin hiç mi aklın yok? Hiç mi gözün yok, hiç mi kulağın yok? Hiç mi mantığın yok? Ne biçim adamsın ya, gözlerin kör mü be adam? Şu nizamı görmüyor musun?Ne biçim adamsın ya, gözlerin kör mü be adam? Şu nizamı görmüyor musun? Etrafındaki şu sistemi görmüyor musun? Hiçbir şey görmesen takvimin yok mu evde? Etrafındaki şu sistemi görmüyor musun? Hiçbir şey görmesen takvimin yok mu evde? "E var ne olmuş takvime?" Kabadayı kabadayı şimdi karşıma çıkıyor. "Var takvimim ne olacak?" "E var ne olmuş takvime?" Kabadayı kabadayı şimdi karşıma çıkıyor. "Var takvimim ne olacak?"

E takvimde 300 gün sonra öğlenin kaçta olduğunu hesaplamışlar, koymuşlar oraya. Ne olacak?E takvimde 300 gün sonra öğlenin kaçta olduğunu hesaplamışlar, koymuşlar oraya. Ne olacak? E intizamı gösteriyor. 300 gün sonra dünya oraya varacak. E intizamı gösteriyor. 300 gün sonra dünya oraya varacak. Döndüğü zaman şöyle olacak güneş şuradan çıkacak buradan batacak. Bu intizam olmasa.Döndüğü zaman şöyle olacak güneş şuradan çıkacak buradan batacak. Bu intizam olmasa. Valla bilmem hocam. Yarının sahibi Allah. 300 gün sonra ben öğlenin sabahın nerede olacağın ne bileyim? Valla bilmem hocam. Yarının sahibi Allah. 300 gün sonra ben öğlenin sabahın nerede olacağın ne bileyim? Güneşin nereden doğacağını nereden bileyim demez miydik intizam olmasaydı? Öyle derdik.Güneşin nereden doğacağını nereden bileyim demez miydik intizam olmasaydı? Öyle derdik. E intizam var. Düzen var. Pırıl pırıl, tıkır tıkır, şıkır şıkır yağlanmış gibi böyle çalışıyor. E intizam var. Düzen var. Pırıl pırıl, tıkır tıkır, şıkır şıkır yağlanmış gibi böyle çalışıyor. Sessiz sedasız çalışıyor, sen gürültüsünü bile duymuyorsun.Sessiz sedasız çalışıyor, sen gürültüsünü bile duymuyorsun. İşte o kâinata bu nizamı veren Allah (c.c.), kudret sahibi.İşte o kâinata bu nizamı veren Allah (c.c.), kudret sahibi. Her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeye kadir olan Allahu Teâlâ. Elhamdülillah ki bizi kendisine kul etmiş.Her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeye kadir olan Allahu Teâlâ. Elhamdülillah ki bizi kendisine kul etmiş. Elhamdülillah ki kulluğundan haberdar etmiş. Onun kulluğundan habersiz olmak ne büyük cahillik!Elhamdülillah ki kulluğundan haberdar etmiş. Onun kulluğundan habersiz olmak ne büyük cahillik! Ne büyük delilik, ne büyük meczupluk! Ne büyük zulüm! Hakikaten büyük zulüm. Ne büyük delilik, ne büyük meczupluk! Ne büyük zulüm! Hakikaten büyük zulüm.

İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. Zulüm, azametli muazzam bir zulüm yani şirk. Böyle az uz bir şey değil. İnne'ş-şirke le-zulmün azîm.

Zulüm, azametli muazzam bir zulüm yani şirk. Böyle az uz bir şey değil.

Adam inkâr ettim diyor ağzının kenarından bir küfür-name. Bir eğri büğrü laf çıkartıyor. Muazzam.Adam inkâr ettim diyor ağzının kenarından bir küfür-name. Bir eğri büğrü laf çıkartıyor. Muazzam. Kâinatı berbat eden bir laf söylüyor. Aptal adam. Akılsız adam. Beyinsiz adam. Kâinatı berbat eden bir laf söylüyor. Aptal adam. Akılsız adam. Beyinsiz adam. Kâfirlerden, Avrupalılardan aşağı adam. Dini bozuk insanlardan aşağı adam. Neden?Kâfirlerden, Avrupalılardan aşağı adam. Dini bozuk insanlardan aşağı adam. Neden? Einstein [Aynştayn] kabul ediyor. Falanca profesör kabul ediyor. Filanca filozof kabul ediyor. Filanca filozof. Einstein [Aynştayn] kabul ediyor. Falanca profesör kabul ediyor. Filanca filozof kabul ediyor. Filanca filozof. Hocam filozofları söyledin de kabul etmeyenler de var. Ee tabii, tabii olur. Hocam filozofları söyledin de kabul etmeyenler de var. Ee tabii, tabii olur. Yani her şeyden, her maldan bir miktar fire çıkar. Yüzde 5 yüzde 10 fire çıkar. Sen genel şeye bak. Yani her şeyden, her maldan bir miktar fire çıkar. Yüzde 5 yüzde 10 fire çıkar. Sen genel şeye bak.

Fabrika bir imalatı yapmak üzere kuruluyor da tıkır tıkır çalışırkenFabrika bir imalatı yapmak üzere kuruluyor da tıkır tıkır çalışırken kalite kontrol merkezine geldiği zaman mallar, bir inceliyorlar. Vay dökümün burası karıncalı olmuş.kalite kontrol merkezine geldiği zaman mallar, bir inceliyorlar. Vay dökümün burası karıncalı olmuş. Bozuk. Bunu ayır. Vay şurada bir kopukluk olmuş. Şeyin yanından geçerken ezilmiş. Bunu çıkart.Bozuk. Bunu ayır. Vay şurada bir kopukluk olmuş. Şeyin yanından geçerken ezilmiş. Bunu çıkart. Vay burada kaynak yapılırken bir damla şey buraya damlamış, bozulmuş. Çıkar. Bu kadar olur.Vay burada kaynak yapılırken bir damla şey buraya damlamış, bozulmuş. Çıkar. Bu kadar olur. Yüzde 10 fire yüzde 5 fire bu kadar olur. Sen şeye bak. İşin doğrusuna bak yani. Genel duruma bak. Yüzde 10 fire yüzde 5 fire bu kadar olur. Sen şeye bak. İşin doğrusuna bak yani. Genel duruma bak.

Rabbimiz Teâlâ hamd ü senâlar olsun bizi müslüman etmiş. Ne güzel bir dindeyiz.Rabbimiz Teâlâ hamd ü senâlar olsun bizi müslüman etmiş. Ne güzel bir dindeyiz. Aptal adamlar gidiyorlar taşa tapıyorlar. Aptal adamlar gidiyorlar aya güneşe tapıyorlar.Aptal adamlar gidiyorlar taşa tapıyorlar. Aptal adamlar gidiyorlar aya güneşe tapıyorlar. Aptal adamlar gidiyorlar öküze tapıyorlar. Balığa tapıyorlar. Neye tapıyorlarsa saçma sapan.Aptal adamlar gidiyorlar öküze tapıyorlar. Balığa tapıyorlar. Neye tapıyorlarsa saçma sapan. Rabbimiz bize 1400 yıl önceden göndermiş Peygamberi, ne güzel söylüyor. Rabbimiz bize 1400 yıl önceden göndermiş Peygamberi, ne güzel söylüyor.

Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâra. Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâra.

Allah'ı gözler idrak edemez. Kolay mı? Güneşe bile bakamıyoruz. Hadi bak bakalım.Allah'ı gözler idrak edemez. Kolay mı? Güneşe bile bakamıyoruz. Hadi bak bakalım. İşte güneş işte göz. Buyur. "Hocam bu göz bana lazım. Öyle güneşe bakıp da gözümü kör edebilir miyim?" İşte güneş işte göz. Buyur. "Hocam bu göz bana lazım. Öyle güneşe bakıp da gözümü kör edebilir miyim?" E sen güneşi göremezsen Allahu Teâlâ hazretlerinin kudretini, varlığını göremezsin. E sen güneşi göremezsen Allahu Teâlâ hazretlerinin kudretini, varlığını göremezsin. Gönül gözüyle görürsün. Vardır. Birdir. Büyüktür. Lütfu çoktur. İhsanı çoktur.Gönül gözüyle görürsün. Vardır. Birdir. Büyüktür. Lütfu çoktur. İhsanı çoktur. Duaları kabul edici. Dua ediyorum, veriyor. Delil arıyorlar. Diyorlar ki Allah var mı yok mu? Delil.Duaları kabul edici. Dua ediyorum, veriyor.

Delil arıyorlar. Diyorlar ki Allah var mı yok mu? Delil.
Delil, en başta gelen delil; dua ediyorsun duana Allah icabet ediyor. Kaç defa icabet etti?Delil, en başta gelen delil; dua ediyorsun duana Allah icabet ediyor. Kaç defa icabet etti? Kaç defa dua ettin? Kaç defa istediğini sana ihsan eyledi? Anlatsana. İstiyorsun, veriyor işte. Kaç defa dua ettin? Kaç defa istediğini sana ihsan eyledi? Anlatsana. İstiyorsun, veriyor işte.

İnne'ş-şirke le-zulmün azîm. Şirk muazzam, müthiş bir zulümdür. İnsan mahvolur.İnne'ş-şirke le-zulmün azîm.

Şirk muazzam, müthiş bir zulümdür. İnsan mahvolur.
Ve Allah affetmez, bu muazzam zulmü Allah affetmez, bu bir. Ve Allah affetmez, bu muazzam zulmü Allah affetmez, bu bir.

Ve emme'z-zulmü'llezî yağfiruhu'llahu. "Allah'ın affettiği zulme gelince…"Ve emme'z-zulmü'llezî yağfiruhu'llahu. "Allah'ın affettiği zulme gelince…" Fe-zulmü'l-ibâdi li-enfüsihim fî mâ beynehüm ve beyne Rabbihim.Fe-zulmü'l-ibâdi li-enfüsihim fî mâ beynehüm ve beyne Rabbihim. "Kulun kendisine yapmış olduğu zulümlerdir. Kulun kendisine yapmış olduğu zulümler." "Kulun kendisine yapmış olduğu zulümlerdir. Kulun kendisine yapmış olduğu zulümler." Yani Allah'ın emrini tutmamış. Sabah namazına kalkamamış. Ramazan'da oruç tutamamış. Yani Allah'ın emrini tutmamış. Sabah namazına kalkamamış. Ramazan'da oruç tutamamış. Harama bakma demiş, gözü kaymış bakmış. Vesaire filan.Harama bakma demiş, gözü kaymış bakmış. Vesaire filan. Yani kendisiyle Rabbi arasında, öyle yapmayacaktı.Yani kendisiyle Rabbi arasında, öyle yapmayacaktı. Kulluğa uygun değildi yaptığı şey ama bir hata işlemiş yapmış. Şeytan kandırmış. Kulluğa uygun değildi yaptığı şey ama bir hata işlemiş yapmış. Şeytan kandırmış. Ezeli düşman olan şeytan bunu aldatmış. Veya içindeki Ezeli düşman olan şeytan bunu aldatmış. Veya içindeki

A'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyni. A'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyni.

hadisinde bildirildiği üzere kendi nefs-i emmâresi içindeki, şu kendi içindeki nefsi kendisini aldatmış.hadisinde bildirildiği üzere kendi nefs-i emmâresi içindeki, şu kendi içindeki nefsi kendisini aldatmış. "Hadi kalk eğlendir beni. Hadi kalk beni gazinoya götür. Hadi kalk biraz çalgı dinleyeyim."Hadi kalk eğlendir beni. Hadi kalk beni gazinoya götür. Hadi kalk biraz çalgı dinleyeyim. Dansöz seyredeyim." filan. Haa nefsi onu aldatmış. Şeytan onu aldatmış. Günahlar işlemiş.Dansöz seyredeyim." filan. Haa nefsi onu aldatmış. Şeytan onu aldatmış. Günahlar işlemiş. İşte bu nasıl bir şey günah? Kul ile Rabbi arasında. Kul kendi kendine yapmış.İşte bu nasıl bir şey günah? Kul ile Rabbi arasında. Kul kendi kendine yapmış. Başkasına bir şeyi yok. Çevrede zararı yok. Başkasına bir şeyi yok. Çevrede zararı yok.

Bazen diyorlar ki bu adam sarhoştur ama diyorlar kimseye zararı vermez. Saldırmaz.Bazen diyorlar ki bu adam sarhoştur ama diyorlar kimseye zararı vermez. Saldırmaz. Akşamları içer. Zıkkımlanır. Ondan sonra yatar uyur filan. Kendi kendine diyorlar.Akşamları içer. Zıkkımlanır. Ondan sonra yatar uyur filan. Kendi kendine diyorlar. Eh zararsız, nispeten yani. Sırf kendisine. Eh zararsız, nispeten yani. Sırf kendisine.

Bir de içki içse de hani çekse bıçağını, var mı bana yan bakan dese,Bir de içki içse de hani çekse bıçağını, var mı bana yan bakan dese, gelene geçene saplasa bilmem bağırsa çağırsa küfretse, camları aşağı indirse o zaman ne derler? gelene geçene saplasa bilmem bağırsa çağırsa küfretse, camları aşağı indirse o zaman ne derler? Çağırın polisi. Atın bunu hapse. Çünkü ona zarar verdi buna zarar verdi filan denilir. Çağırın polisi. Atın bunu hapse. Çünkü ona zarar verdi buna zarar verdi filan denilir.

İşte Allah'ınİşte Allah'ın affedebileceği cinsten zulüm, kulun kendi kendine yapmış olduğu küçüklü büyüklü günahlar.affedebileceği cinsten zulüm, kulun kendi kendine yapmış olduğu küçüklü büyüklü günahlar. Bunları bağışlayabilir Allah. Bunları bağışlayabilir Allah. Pişman olursa gözyaşı dökerse, "Bir daha yapmayacağım yâ Rabbi! Şeytana uydum, nefse uydum.Pişman olursa gözyaşı dökerse, "Bir daha yapmayacağım yâ Rabbi! Şeytana uydum, nefse uydum. Nefs-i emmârem beni aldattı yâ Rabbi! Çok pişmanım, utanıyorum. Nasıl yapmışım o günahı? Nefs-i emmârem beni aldattı yâ Rabbi! Çok pişmanım, utanıyorum. Nasıl yapmışım o günahı?

Bir daha yâ Rabbi beni böyle edepsizliklere bulaştırma, beni günahlara bulaştırma.Bir daha yâ Rabbi beni böyle edepsizliklere bulaştırma, beni günahlara bulaştırma. Beni günahlara düşürme. Kurtar yâ Rabbi! Şu nefsimin elinden sana sığınıyorum yâ Rabbi!Beni günahlara düşürme. Kurtar yâ Rabbi! Şu nefsimin elinden sana sığınıyorum yâ Rabbi! Şu şeytanın şerrinden sana sığınıyorum yâ Rabbi! Şu şeytanın şerrinden sana sığınıyorum yâ Rabbi!

Bu büyük düşmanlar aldatıyorlar beni. Ben de zayıf bir kulum. Kanıveriyorum.Bu büyük düşmanlar aldatıyorlar beni. Ben de zayıf bir kulum. Kanıveriyorum. Beni kuvvetlendir yâ Rabbi, sana güzel ibadet edeyim." filan. Tamam. Tevbe ediyor.Beni kuvvetlendir yâ Rabbi, sana güzel ibadet edeyim." filan. Tamam. Tevbe ediyor. Tevbesini kabul eder Allah, affedebilir. Çünkü başkasına geçmemiş. Kendisi kendi içinde yaptığı günah filan. Tevbesini kabul eder Allah, affedebilir. Çünkü başkasına geçmemiş. Kendisi kendi içinde yaptığı günah filan.

Üçüncü cins günah… Hiç affetmediği günah; şirk. Hiç affetmiyor.Üçüncü cins günah… Hiç affetmediği günah; şirk. Hiç affetmiyor. Affedebildiği günah, zulüm; Affedebildiği günah, zulüm; kendi günahları.kendi günahları. Bir de; Ve emme'z-zulmü'llezî lâ yetrukühu'llah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dihim ba'dan.Bir de;

Ve emme'z-zulmü'llezî lâ yetrukühu'llah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dihim ba'dan.
"Allah'ın peşini bırakmadığı bir başka çeşit zulüm daha var. Peşini bırakmıyor, takipsiz bırakmıyor. Silmiyor."Allah'ın peşini bırakmadığı bir başka çeşit zulüm daha var. Peşini bırakmıyor, takipsiz bırakmıyor. Silmiyor. Bir başka günah Bir başka günah zulüm daha var. O nedir? Kulların birbirlerine yaptıkları zulümlerdir."zulüm daha var. O nedir? Kulların birbirlerine yaptıkları zulümlerdir." Hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din.Hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din. "Birisinden, yani zalimden birisinin, yani mazlumun hakkını alıncaya kadar Allah terk etmez onu." "Birisinden, yani zalimden birisinin, yani mazlumun hakkını alıncaya kadar Allah terk etmez onu."

Demek ki kullara geçti mi yaptığın zulüm; kendi içinde kalmadı da, kendi evinde kalmadı da,Demek ki kullara geçti mi yaptığın zulüm; kendi içinde kalmadı da, kendi evinde kalmadı da, kendi ceketinin altında kalmadı da, başka kulları da ilgilendirecek bir zulüm yaptın mıkendi ceketinin altında kalmadı da, başka kulları da ilgilendirecek bir zulüm yaptın mı o zaman Allahu Teâlâ hazretleri bunun peşini bırakmaz.o zaman Allahu Teâlâ hazretleri bunun peşini bırakmaz. Senin yaptığın zulmün hakkını mazluma verir. Zalimden o zulmün şeyini alır. Senin yaptığın zulmün hakkını mazluma verir. Zalimden o zulmün şeyini alır.

Demek ki aziz ve muhterem kardeşlerim, kullara zulmetmemeye de dikkat etmek lazım.Demek ki aziz ve muhterem kardeşlerim, kullara zulmetmemeye de dikkat etmek lazım. Kullara zulmetmemeye dikkat etmek lazım. Kullara zulmetmemeye dikkat etmek lazım. Kullara zulmedildiği zaman Allahu Teâlâ hazretlerine "Tevbe yâ Rabbi! Affet yâ Rabbi! Kullara zulmedildiği zaman Allahu Teâlâ hazretlerine "Tevbe yâ Rabbi! Affet yâ Rabbi! Bağışla yâ Rabbi!" demek fayda vermez. Çünkü, lâ yetrukühu'llah. Allah onun peşini bırakmaz.Bağışla yâ Rabbi!" demek fayda vermez. Çünkü, lâ yetrukühu'llah. Allah onun peşini bırakmaz. Hakkı alıp sahibine verinceye kadar peşini bırakmaz.Hakkı alıp sahibine verinceye kadar peşini bırakmaz. Sen affet affet diyorsun ama kulun hakkı kaldı senin üzerinde. Sen ona zulmettin, onun hakkı kaldı. Sen affet affet diyorsun ama kulun hakkı kaldı senin üzerinde. Sen ona zulmettin, onun hakkı kaldı.

O hakkı verinceye kadar işin peşini bırakmayacağından çare nedir? O hakkı verinceye kadar işin peşini bırakmayacağından çare nedir?

Kula gidip hakkını vermek.Kula gidip hakkını vermek. Malı aldıysa malını vermek, canını yaktıysa özür dilemek, kısas gerekiyorsa kısas yaptırmak,Malı aldıysa malını vermek, canını yaktıysa özür dilemek, kısas gerekiyorsa kısas yaptırmak, tazmin etmek gerekiyorsa tazmin etmek; ve bu suretle o kulu razı etmektir. tazmin etmek gerekiyorsa tazmin etmek; ve bu suretle o kulu razı etmektir.

Allahu Teâlâ hazretleri kullara yapılan zulümleri o kul razı olmadıkça silmez. Affetmez.Allahu Teâlâ hazretleri kullara yapılan zulümleri o kul razı olmadıkça silmez. Affetmez. Onun için ne yapacaksınız? Kimsenin hakkını üzerinize geçirmeyeceksiniz. Onun için ne yapacaksınız? Kimsenin hakkını üzerinize geçirmeyeceksiniz. Hak geçmiş olan mallar, mülkler, paralar, eşyalar varsa onları sahiplerine vereceksiniz.Hak geçmiş olan mallar, mülkler, paralar, eşyalar varsa onları sahiplerine vereceksiniz. Sahiplerinden özür dileyeceksiniz.Sahiplerinden özür dileyeceksiniz. Sizin üzerinizde mânevî hakkı olan kimseler varsa onlara da hediye verirsiniz, gönlünü alırsınız. Sizin üzerinizde mânevî hakkı olan kimseler varsa onlara da hediye verirsiniz, gönlünü alırsınız.

Ve onlardan helallik istersiniz bu dünyadayken.Ve onlardan helallik istersiniz bu dünyadayken. "Hakkını helal et kardeşim veya arkadaşım veya dostum veya büyüğüm."Hakkını helal et kardeşim veya arkadaşım veya dostum veya büyüğüm. Senin bana çok hakkın geçmişti. Senin bana çok hakkın geçmişti. Ben bu hakkı bu dünyada ödemek istiyorum ne yapmam gerekiyorsa söyle yapayım. Ben bu hakkı bu dünyada ödemek istiyorum ne yapmam gerekiyorsa söyle yapayım. Ahirete kalmasın bu hak." diye söylemek lazım. Ahirete kalmasın bu hak." diye söylemek lazım.

Peki, bazen de öyle oluyor ki hocam, öyle bir hak geçmiş oluyor ki insanın üzerine,Peki, bazen de öyle oluyor ki hocam, öyle bir hak geçmiş oluyor ki insanın üzerine, o hakkı ödemek istiyor, sahibi yok ortada. Bilmiyor sahibini. Mesela; dükkâncı. Çorap satıyor.o hakkı ödemek istiyor, sahibi yok ortada. Bilmiyor sahibini. Mesela; dükkâncı. Çorap satıyor. Çorabın bir tanesi sakat, ayırmış şuraya koymuş. Bu sakat. İade edilecek. Çorabın bir tanesi sakat, ayırmış şuraya koymuş. Bu sakat. İade edilecek. Sağlam alınacak. E elinde eşyalar olan bir başka adam gelmiş. Bana şuradan bir çorap ver diyor. Sağlam alınacak. E elinde eşyalar olan bir başka adam gelmiş. Bana şuradan bir çorap ver diyor. Bak şu çok güzel diyor alıyor. Parasını veriyor alıyor gidiyor. Bak şu çok güzel diyor alıyor. Parasını veriyor alıyor gidiyor.

Eyvah gitti adam şimdi yani. O gittikten sonra aklı başına geliyor ki ya bu sakat çorabı aldı gitti.Eyvah gitti adam şimdi yani. O gittikten sonra aklı başına geliyor ki ya bu sakat çorabı aldı gitti. Zavallı adamcağız elinde bir sürü paket vardı. Geldi oradan beğendi şunun rengini beğendim.Zavallı adamcağız elinde bir sürü paket vardı. Geldi oradan beğendi şunun rengini beğendim. Şu çorabı ver bana dedi. Ertesi gün bayram.Şu çorabı ver bana dedi. Ertesi gün bayram. Sabahleyin bayram namazına giderken çorabı ayağına geçirmek istiyecek ki,Sabahleyin bayram namazına giderken çorabı ayağına geçirmek istiyecek ki, ooo şurasından şurasına kadar çorap sakat. Delik. ooo şurasından şurasına kadar çorap sakat. Delik.

Şimdi diyecek ki "Vay hain satıcı vay!Şimdi diyecek ki "Vay hain satıcı vay! Benim elimde paketlerin olmasından istifade etti beni fena halde kazıkladı." Kazıklamadı.Benim elimde paketlerin olmasından istifade etti beni fena halde kazıkladı." Kazıklamadı. O adamın niyeti kötü değildi. Kazıklamadı ama şimdi bu adam ne yapsın? Bu adam burada pişman.O adamın niyeti kötü değildi. Kazıklamadı ama şimdi bu adam ne yapsın? Bu adam burada pişman. O adam orada kızgın. Ben ondan hakkımı âhirette alırım. Diş gıcırdatıp duruyor buradaki adam.O adam orada kızgın. Ben ondan hakkımı âhirette alırım. Diş gıcırdatıp duruyor buradaki adam. Bir çorap ama diş gıcırdatıp duruyor. Bu da burada boynu bükük. Bir çorap ama diş gıcırdatıp duruyor. Bu da burada boynu bükük. "Aman yâ Rabbi! Ben istemezdim kul hakkını ama, ticaretimin içine böyle yanlış girmesini istemezdim"Aman yâ Rabbi! Ben istemezdim kul hakkını ama, ticaretimin içine böyle yanlış girmesini istemezdim ama bir yanlışlık oldu, elimde olmayan sebepten. Sonradan fark ettiğim bir şekilde böyle bir şey oldu." ama bir yanlışlık oldu, elimde olmayan sebepten. Sonradan fark ettiğim bir şekilde böyle bir şey oldu."

Ha bu gibi durumlarda mümkün değil bulmak. İlan etsen ilan edemezsin filan.Ha bu gibi durumlarda mümkün değil bulmak. İlan etsen ilan edemezsin filan. O zaman o kimse namına hayır yaparsın.O zaman o kimse namına hayır yaparsın. Camiye veyahut bir yetime veya bir dula veya bir şeye.Camiye veyahut bir yetime veya bir dula veya bir şeye. Yâ Rabbi, dersin, ben bu parayı ona verecektim ama veremedim. Bulamadığım için veremedim. Yâ Rabbi, dersin, ben bu parayı ona verecektim ama veremedim. Bulamadığım için veremedim. Bulmaya gayret edecek, bulmaya çalışacak da, bulamadığım için veremedim.Bulmaya gayret edecek, bulmaya çalışacak da, bulamadığım için veremedim. Sen bu hayrı ben onun namına yapıyorum. Bu hayrı onun sevabına geçir yâ Rabbi! Sen bu hayrı ben onun namına yapıyorum. Bu hayrı onun sevabına geçir yâ Rabbi!

İşte o çorap şu kadar fiyata satılmıştı, alınmıştı.İşte o çorap şu kadar fiyata satılmıştı, alınmıştı. Şu kadardan hak daha hadi gönlümden koptu iki misli fazlasıyla ben şu hayrı yapayım da affetsin. Şu kadardan hak daha hadi gönlümden koptu iki misli fazlasıyla ben şu hayrı yapayım da affetsin. Affet yâ Rabbi! Ben burada halimi biliyorsun. Bir kötü niyetim yok. Tamam. Bu gibi durumlarda affolunur. Affet yâ Rabbi! Ben burada halimi biliyorsun. Bir kötü niyetim yok. Tamam. Bu gibi durumlarda affolunur.

Bu çeşit kul hakları hakkında birde müjde vardır hadîs-i şerîf.Bu çeşit kul hakları hakkında birde müjde vardır hadîs-i şerîf. Allahu Teâlâ hazretleri hacıları Arafat'ta affeder. Allahu Teâlâ hazretleri hacıları Arafat'ta affeder. Öyle affeder ki sayıya hesaba gelmeyecek kadar kullarını affeder. Öyle affeder ki sayıya hesaba gelmeyecek kadar kullarını affeder. Başı açık, ayağı yalın, sıcağın altında, "Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi!" diye dua eden Başı açık, ayağı yalın, sıcağın altında, "Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi!" diye dua eden yalvaran o hacıları o şeyleri affeder. Bir kısmını. Bir kısmını Müzdelife'ye geldikleri zaman affeder.yalvaran o hacıları o şeyleri affeder. Bir kısmını. Bir kısmını Müzdelife'ye geldikleri zaman affeder. Bir kısmını da artık Mina'ya geldikleri zaman affeder. Öyle affeder ki diye hadîs-i şerîfler var. Bir kısmını da artık Mina'ya geldikleri zaman affeder. Öyle affeder ki diye hadîs-i şerîfler var. Deveciyi bile affeder diyor. Deveciyi bile affeder ne demek?Deveciyi bile affeder diyor.

Deveciyi bile affeder ne demek?
Adam hacı değil, hacca gelmemiş. Hacıya deve kiralamış. Adam hacı değil, hacca gelmemiş. Hacıya deve kiralamış. Devesinin yanı başında geliyor, yani alacak deveyi sonra. Devenin sahibi. Devesinin yanı başında geliyor, yani alacak deveyi sonra. Devenin sahibi. Yani taksi şoförü diyelim bugünkü tabirle. Hacı deveye binecek, hac yapacak. Yani taksi şoförü diyelim bugünkü tabirle. Hacı deveye binecek, hac yapacak. Ondan sonra o devesini alıp gidecek parasıyla beraber. Ücretli iş yapıyor.Ondan sonra o devesini alıp gidecek parasıyla beraber. Ücretli iş yapıyor. Yani maksadı hacılık filan yapmak değil. Para peşinde. Geçim peşinde. Yani maksadı hacılık filan yapmak değil. Para peşinde. Geçim peşinde.

Haa oraya gelmiş olan devecileri bile Allah affeder.Haa oraya gelmiş olan devecileri bile Allah affeder. Artık orası Allah'ın rahmetinin cûşa geldiği, rahmet deryasının taştığı bir yer olduğundan orada affolunur.Artık orası Allah'ın rahmetinin cûşa geldiği, rahmet deryasının taştığı bir yer olduğundan orada affolunur. Kul hakları da affolunur diye müjde var. Ama nasıl kul hakkı? Tarlası adamın senin üzerinde.Kul hakları da affolunur diye müjde var. Ama nasıl kul hakkı? Tarlası adamın senin üzerinde. Sen onu zulmen almışsın. Tapusu senin üzerinde ama mal onun. Mal onun.Sen onu zulmen almışsın. Tapusu senin üzerinde ama mal onun. Mal onun. Burada öyle affetmek değil. Onu affetmez. Çaresini bulamadığın kul haklarını affeder.Burada öyle affetmek değil. Onu affetmez. Çaresini bulamadığın kul haklarını affeder. Çaresi olanın çaresini uygulayacaksın. O tarlayı götüreceksin, sahibine vereceksin.Çaresi olanın çaresini uygulayacaksın. O tarlayı götüreceksin, sahibine vereceksin. O malı götüreceksin, sahibine vereceksin. O haksızlıklara şey yapmayacaksın. O malı götüreceksin, sahibine vereceksin. O haksızlıklara şey yapmayacaksın.

Müthiş haksızlıklar oluyor. Korkunç aldatmacalar oluyor.Müthiş haksızlıklar oluyor. Korkunç aldatmacalar oluyor. Kimse kimseye borcunu ödemez gibi bir hava meydana gelmiş ticaret hayatımızda.Kimse kimseye borcunu ödemez gibi bir hava meydana gelmiş ticaret hayatımızda. Borcuna sâdık olan yok. Hakkını, haddini bilen yok. Borcuna sâdık olan yok. Hakkını, haddini bilen yok.

Bizim tanıdığımız kardeşlerimizden birisi var Konya'da.Bizim tanıdığımız kardeşlerimizden birisi var Konya'da. Ne var ne yok, nasılsın, ne yaptın, ne ettin filan. Hani Akşehir'de evlerin vardı filan dedim.Ne var ne yok, nasılsın, ne yaptın, ne ettin filan. Hani Akşehir'de evlerin vardı filan dedim. "Vardı." Eh ne yapıyorsun ne yapacaksın? "Kiracım vardı içinde, çıkmıyordu."Vardı." Eh ne yapıyorsun ne yapacaksın? "Kiracım vardı içinde, çıkmıyordu. Ucuz kirayla oturuyordu. Şimdi kalkmış gitmiş şu kadar kirayı da vermeden gitmiş."Ucuz kirayla oturuyordu. Şimdi kalkmış gitmiş şu kadar kirayı da vermeden gitmiş." Adam[ın] yani hiç aldırdığı yok ki. Aldırdığı yok ki.Adam[ın] yani hiç aldırdığı yok ki. Aldırdığı yok ki. Yani malın sahibi ortalıkta yok diye kalkıyor gidiyor. "Kirayı taktım. Şu kadar kirayı ödemedim.Yani malın sahibi ortalıkta yok diye kalkıyor gidiyor. "Kirayı taktım. Şu kadar kirayı ödemedim. Evde oturmayı bedavaya getirttim." Sen bedavaya getirtmedin. Ateş satın aldın kucak dolusu. Evde oturmayı bedavaya getirttim." Sen bedavaya getirtmedin. Ateş satın aldın kucak dolusu. Böyle kendini mahvettin. Bu tabii inançsızlıktan oluyor.Böyle kendini mahvettin.

Bu tabii inançsızlıktan oluyor.
Bu millete bu revadır biraz da. Neden? Biz müslümanlara da revadır.Bu millete bu revadır biraz da. Neden? Biz müslümanlara da revadır. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi yerli yerince yapar.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi yerli yerince yapar. Ey lütfu çok kahrı güzel, lütfun da hoş kahrında hoş. Hepsi güzeldir. Neden? Ey lütfu çok kahrı güzel, lütfun da hoş kahrında hoş. Hepsi güzeldir.

Neden?

Biz İslâm'ı öğretmedik halkımıza. "İslâm da neymiş? O eski bir inanç sistemi. Ortaçağ sistemi.Biz İslâm'ı öğretmedik halkımıza. "İslâm da neymiş? O eski bir inanç sistemi. Ortaçağ sistemi. Boş ver onu. Bak bugün fezaya giden Avrupalılar var, Amerikalılar var.Boş ver onu. Bak bugün fezaya giden Avrupalılar var, Amerikalılar var. Gir onların yoluna, bak onlar nasıl açık saçık geziyorlar. Bak nasıl böyle edep ar namus filan yok.Gir onların yoluna, bak onlar nasıl açık saçık geziyorlar. Bak nasıl böyle edep ar namus filan yok. Her şey serbest. İçki serbest, kumar serbest filan. Hadi gir onların yoluna!" dedi bazı insanlar.Her şey serbest. İçki serbest, kumar serbest filan. Hadi gir onların yoluna!" dedi bazı insanlar. İslâm'a sırt döndü. Küfrü beğendi. O tarafa girdi. Üstelik bunlar bir de yönetici oldular. İslâm'a sırt döndü. Küfrü beğendi. O tarafa girdi. Üstelik bunlar bir de yönetici oldular. Bir de milletin sevk ve idaresi, direksiyonun başı bunlara düştü. Götürdüler milleti, Bir de milletin sevk ve idaresi, direksiyonun başı bunlara düştü. Götürdüler milleti,

Kargalar bir kavmin kılavuzu olursa, kavim onun peşine takılır daKargalar bir kavmin kılavuzu olursa, kavim onun peşine takılır da karganın peşinden giderse nereye gider? Cîfelerin başına gider. Cîfe ne demek?karganın peşinden giderse nereye gider? Cîfelerin başına gider. Cîfe ne demek? Lâş, lâşe demek. Leş demek. Lâş, lâşe demek. Leş demek. Karga leş yediği için kılavuzluk ediyor diye onun peşine takılırsan, gidersen nereye götürür karga?Karga leş yediği için kılavuzluk ediyor diye onun peşine takılırsan, gidersen nereye götürür karga? Leşin başına götürür. Kargayı kılavuz edinmeseydi. Leşin başına götürür. Kargayı kılavuz edinmeseydi.

Halkta daha başka söz de vardır yani bu karganın kılavuzluğuyla ilgili.Halkta daha başka söz de vardır yani bu karganın kılavuzluğuyla ilgili. Yani onlar aldılar küfre götürdüler. Onlar aldılar edepsizliğe götürdüler.Yani onlar aldılar küfre götürdüler. Onlar aldılar edepsizliğe götürdüler. Onlar aldılar imansızlığa götürdüler. Ne oldu sonuç? Anarşi oldu. Edepsizlik oldu.Onlar aldılar imansızlığa götürdüler. Ne oldu sonuç? Anarşi oldu. Edepsizlik oldu. Adaletsizlik oldu. Hırsızlık oldu. Haksızlık oldu. Adaletsizlik oldu. Hırsızlık oldu. Haksızlık oldu.

Sen misin Allah'ın dünya ve âhiret saadetini sağlamak üzere insanlara gönderdiği,Sen misin Allah'ın dünya ve âhiret saadetini sağlamak üzere insanlara gönderdiği, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberin talimatını beğenmeyip de kendi kuş beyninle,âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberin talimatını beğenmeyip de kendi kuş beyninle, nakıs aklınla başka yollar gösteren millete? Gör. Buyur bakalım. Al.nakıs aklınla başka yollar gösteren millete? Gör. Buyur bakalım. Al. Güneydoğu Anadolu'da anarşi. Mezra basıldı. 24 kişi çoluk çocuğuyla yakıldı, öldürüldü. Güneydoğu Anadolu'da anarşi. Mezra basıldı. 24 kişi çoluk çocuğuyla yakıldı, öldürüldü.

"Nerden çıkmış bu canavarlar? Acaba Merih'ten mi geldiler?" Hayır."Nerden çıkmış bu canavarlar? Acaba Merih'ten mi geldiler?"

Hayır.
Senin eğitim sistemin bunları üretti. Senin laboratuarından çıktı bu mikroplar. Senin eğitim sistemin bunları üretti. Senin laboratuarından çıktı bu mikroplar. Sen İslâm'ı zararlı gördün. Sen İslâm'ı suç gördün. Sen İslâm'ı kötü gördün. Sen İslâm'ı zararlı gördün. Sen İslâm'ı suç gördün. Sen İslâm'ı kötü gördün. Sen İslâm'ı çağdışı gördün. Sen Kur'ân'ı çöl kanunu gördün. Sen İslâm'ı çağdışı gördün. Sen Kur'ân'ı çöl kanunu gördün. Sen Peygamberi baldırı çıplak bedevi gördün. Hâşâ sümme hâşâ.Sen Peygamberi baldırı çıplak bedevi gördün. Hâşâ sümme hâşâ. Ondan sonra hadi bakalım sen yetiştirdin, buyur. Nasıl yetiştirdin? Anarşist. Ondan sonra hadi bakalım sen yetiştirdin, buyur. Nasıl yetiştirdin? Anarşist. Nasıl yetiştirdin? Hırsız. Nasıl yetiştirdin? Rüşvetçi. Nasıl yetiştirdin? Zinakâr. Neden? Nasıl yetiştirdin? Hırsız. Nasıl yetiştirdin? Rüşvetçi. Nasıl yetiştirdin? Zinakâr. Neden? Senin kuş beyninden işte bu çıkar, bu kadar çıkar. Senin kuş beyninden işte bu çıkar, bu kadar çıkar.

Sen âlemlerin Rabbinin bildiği kadar bilir misin? Âlemlerin Rabbi insanlığın saadeti için ahlâk koymuş.Sen âlemlerin Rabbinin bildiği kadar bilir misin? Âlemlerin Rabbi insanlığın saadeti için ahlâk koymuş. Adap koymuş. Herkesin içine bekçi koymuş. Müfettiş koymuş. Polis koymuş. Adap koymuş. Herkesin içine bekçi koymuş. Müfettiş koymuş. Polis koymuş. Sen her şahsın başına birer tane polis dikebilir misin? Allah koymuş. Sen her şahsın başına birer tane polis dikebilir misin? Allah koymuş. Kendi vicdanını polis olarak koymuş. Aman, ben harama el uzatamam.Kendi vicdanını polis olarak koymuş. Aman, ben harama el uzatamam. Aman, ben namahreme gözümü çevirip bakamam. Aman, ben namahreme gözümü çevirip bakamam. Aman, ben evime haram lokma yiyemem diye bir herkesin içine bir polis koymuş.Aman, ben evime haram lokma yiyemem diye bir herkesin içine bir polis koymuş. Sen o polislerin hepsini hakladın. Hepsini topladın. Hepsini katlettin.Sen o polislerin hepsini hakladın. Hepsini topladın. Hepsini katlettin. Ondan sonra kaldı şey, tarlayı dikenler bastı. Ortalığı mikroplar kapladı. İşte senin şeyindir. Ondan sonra kaldı şey, tarlayı dikenler bastı. Ortalığı mikroplar kapladı. İşte senin şeyindir.

"Ee bizim mallarımız gidiyor. Biz de telefe uğruyoruz." "Ee bizim mallarımız gidiyor. Biz de telefe uğruyoruz."

Haa sen müslüman ha? Senin malın niye telefe uğruyor? Sen de Allah'ın emrini tutmadın ki.Haa sen müslüman ha? Senin malın niye telefe uğruyor?

Sen de Allah'ın emrini tutmadın ki.
Sende Allah'ın dinine yardım etmedin ki. Sen de İslâm'ı korumak için canla başla çalışmadın ki.Sende Allah'ın dinine yardım etmedin ki. Sen de İslâm'ı korumak için canla başla çalışmadın ki. Evinin içini süslemek için, misafir odanı süslemek için, üstünü başını süslemek için,Evinin içini süslemek için, misafir odanı süslemek için, üstünü başını süslemek için, kendi zevkin için, renkli televizyon çıktığı zaman renksiz televizyonu çöp tenekesine attın.kendi zevkin için, renkli televizyon çıktığı zaman renksiz televizyonu çöp tenekesine attın. Renkli televizyonu aldın. Perdeler lüks olsun diye şu kadar parayı verdin.Renkli televizyonu aldın. Perdeler lüks olsun diye şu kadar parayı verdin. Aman efendim misafir odası takımları fevkalade güzel olsun diye gittin bilmem nerden ısmarladın. Aman efendim misafir odası takımları fevkalade güzel olsun diye gittin bilmem nerden ısmarladın.

Kendi keyfin için kesenin ağzını açıp milyonları harcadın da din,Kendi keyfin için kesenin ağzını açıp milyonları harcadın da din, iman giderken din ve imana hiç destekçi olmadın. iman giderken din ve imana hiç destekçi olmadın. Sana daha neler ne kötekler revadır, ne sopalara layıksın da Allah yine hilminden affediyor. Sana daha neler ne kötekler revadır, ne sopalara layıksın da Allah yine hilminden affediyor.

Allah bizim kusurlarımızı affetsin. Bizi sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin.Allah bizim kusurlarımızı affetsin. Bizi sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin. Tembellikten gafletten ikaz eylesin. Yoksa bizim başımıza taş yağsa revadır.Tembellikten gafletten ikaz eylesin. Yoksa bizim başımıza taş yağsa revadır. Çünkü Allah'ın kahrı da güzel. Lütfu da güzeldir, kahrı da güzeldir. Çünkü Allah'ın kahrı da güzel. Lütfu da güzeldir, kahrı da güzeldir. Her şeyi yerli yerindedir. Hiçbir şeyi haksız değil. Her şeyi yerli yerindedir. Hiçbir şeyi haksız değil.

"Yâ Rabbi!" demiş eski peygamberlerden birisi."Yâ Rabbi!" demiş eski peygamberlerden birisi. "Bana, her şeyi hikmetle yaptığını biliyorum da, misal göster. İbret göster. Göreyim anlayayım. "Bana, her şeyi hikmetle yaptığını biliyorum da, misal göster. İbret göster. Göreyim anlayayım. Her şeyin hikmetini bana sezdir.Her şeyin hikmetini bana sezdir. Çünkü olayların içindeki hikmetleri sezmek her babayiğidin kârı değildir. Kafa lazım. Zekâ lazım.Çünkü olayların içindeki hikmetleri sezmek her babayiğidin kârı değildir. Kafa lazım. Zekâ lazım. Süper zekâ lazım. Öyle kolay bir şey değil. Herkes anlayamaz. Anlat bana." Süper zekâ lazım. Öyle kolay bir şey değil. Herkes anlayamaz. Anlat bana."

"Kulum çık şu ağacın üstüne." demiş."Kulum çık şu ağacın üstüne." demiş. Bir çeşmenin yanındaki ulu bir ağacın dalları arasına çıkmış saklanmış o zât-ı muhterem.Bir çeşmenin yanındaki ulu bir ağacın dalları arasına çıkmış saklanmış o zât-ı muhterem. Şimdi aşağıya bakıyor böyle dalların arasından. Aşağıdan o görünmüyor. Şimdi aşağıya bakıyor böyle dalların arasından. Aşağıdan o görünmüyor.

Aşağıya bir atlı gelmiş. Çeşme başı.Aşağıya bir atlı gelmiş. Çeşme başı. Atına su içirmiş, yüzünü yıkamış, su içmiş, oturmuş kalkmış filan derken Atına su içirmiş, yüzünü yıkamış, su içmiş, oturmuş kalkmış filan derken böyle kuşağındaki şeyler düşmesin diye böyle koymuş. Unutmuş gitmiş kese. böyle kuşağındaki şeyler düşmesin diye böyle koymuş. Unutmuş gitmiş kese. Bir kese altını orada unutmuş gitmiş. Atına atlamış gitmiş. Bir kese altını orada unutmuş gitmiş. Atına atlamış gitmiş. Yukarıdaki bakıyor ki çeşmenin başında bir kese altını unuttu. Adam unuttu gitti. Yukarıdaki bakıyor ki çeşmenin başında bir kese altını unuttu. Adam unuttu gitti. Allah Allah dur bakalım. Ne hikmet bakalım? Hikmet görecek ya. Allah Allah dur bakalım. Ne hikmet bakalım? Hikmet görecek ya.

Biraz sonra bir atlı daha gelmiş. Dıgıdık dıgıdık. O da durmuş o daBiraz sonra bir atlı daha gelmiş. Dıgıdık dıgıdık. O da durmuş o da atını sulamış, kendisi su içmiş. Yüzünü yıkamış, terini gidermiş bilmem ne. Aa orada bir kese altın var.atını sulamış, kendisi su içmiş. Yüzünü yıkamış, terini gidermiş bilmem ne. Aa orada bir kese altın var. Cump cebine atmış, yallah. O da bu tarafa doğru yürümüş gitmiş. Allah Allah.Cump cebine atmış, yallah. O da bu tarafa doğru yürümüş gitmiş. Allah Allah. Yukarıdaki şimdi hayret ediyor. Birisi keseyi unuttu. Ötekisi keseyi aldı.Yukarıdaki şimdi hayret ediyor. Birisi keseyi unuttu. Ötekisi keseyi aldı. Üçüncü bir şahıs gelmiş biraz sonra. Üçüncü bir şahıs gelmiş biraz sonra. O da oturmuş, su içmiş filan derken birinci atlı hışımla atını koştura koştura gelmiş. O da oturmuş, su içmiş filan derken birinci atlı hışımla atını koştura koştura gelmiş. Toz atarak dizgini çekmiş. Durmuş. Atlamış aşağı. Toz atarak dizgini çekmiş. Durmuş. Atlamış aşağı.

"Ver kesemi!" demiş. Adamın yakasına yapışmış. Üçüncü adam demiş: Ne kesesi? "Ver kesemi!" demiş. Adamın yakasına yapışmış. Üçüncü adam demiş: Ne kesesi?

"Hadi, sahtekârlığı bırak, yalanı bırak." demiş. "Ben burada az önce bir kese altın unuttum, ver." demiş. "Hadi, sahtekârlığı bırak, yalanı bırak." demiş. "Ben burada az önce bir kese altın unuttum, ver." demiş.

"Yok. Ara istersen üstümü." "Ver!" Çat pat filan derken. Yok ya, bilmem ne."Yok. Ara istersen üstümü." "Ver!" Çat pat filan derken. Yok ya, bilmem ne. Sakladın bir yere değil mi, hain bilmem ne. Vura döve haklamış adamı. Gitmiş. Sakladın bir yere değil mi, hain bilmem ne. Vura döve haklamış adamı. Gitmiş.

Şimdi yukarda hikmetleri görmeye meraklı olan zât demiş ki:Şimdi yukarda hikmetleri görmeye meraklı olan zât demiş ki: Yâ Rabbi! Ben bu olaylardaki hikmetleri hiç anlamadım. Biri geldi keseyi bıraktı.Yâ Rabbi! Ben bu olaylardaki hikmetleri hiç anlamadım. Biri geldi keseyi bıraktı. Ötekisi geldi keseyi aldı şu tarafa gitti. Üçüncüsü geldi sopayı yedi, başına ne haller geldi. Ötekisi geldi keseyi aldı şu tarafa gitti. Üçüncüsü geldi sopayı yedi, başına ne haller geldi.

Demiş ki: Bu birinci zatın o ikinci zata borcu vardı bir kese. O, hakkı vardı ona. O hakkını aldı gitti.Demiş ki: Bu birinci zatın o ikinci zata borcu vardı bir kese. O, hakkı vardı ona. O hakkını aldı gitti. Bu üçüncüde bunun ailesinden birini haklamıştı. Kısas gerekiyordu kendisine. O kısas oldu, demiş. Bu üçüncüde bunun ailesinden birini haklamıştı. Kısas gerekiyordu kendisine. O kısas oldu, demiş.

Yani Allahu Teâlâ hazretleri muhterem kardeşlerim, her şeyi hikmetle yapıyor.Yani Allahu Teâlâ hazretleri muhterem kardeşlerim, her şeyi hikmetle yapıyor. Biz bugün geri kalmış bir ülkeyiz. Fakir bir ülkeyiz. Şu var bu var.Biz bugün geri kalmış bir ülkeyiz. Fakir bir ülkeyiz. Şu var bu var. Efendim bu sene yazın kuraklık oldu. Efendim bu sene yazın kuraklık oldu. Efendim bilmem denizdeki balıkların hepsi karnı döndü şişti yukarıya çıktı.Efendim bilmem denizdeki balıkların hepsi karnı döndü şişti yukarıya çıktı. Karaya vurdu. Balık yenilmiyor. Haa, hepsinin kabahati sende. Karaya vurdu. Balık yenilmiyor. Haa, hepsinin kabahati sende.

Sen eğer Allahu Teâlâ hazretlerine has kul olsaydın,Sen eğer Allahu Teâlâ hazretlerine has kul olsaydın, Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutsaydın,Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutsaydın, zekâtını verseydin, zekâtını verseydin, takvâ ehli olsaydın Allah seni durduğun yerde besleyecekti, takvâ ehli olsaydın Allah seni durduğun yerde besleyecekti, Allah sana durduğun yerde ikramda bulunacaktı, cümle cihanı sana hizmetçi edecekti.Allah sana durduğun yerde ikramda bulunacaktı, cümle cihanı sana hizmetçi edecekti. Zekâtı vermezsin, borcunu ödemezsin, hak yemekten sakınmazsın, Zekâtı vermezsin, borcunu ödemezsin, hak yemekten sakınmazsın, namaza gelmezsin, alnın secde-i Rahmân'a değmez. namaza gelmezsin, alnın secde-i Rahmân'a değmez.

Ondan sonra yalan dolan, gıybet, iftira, zevk sefa...Ondan sonra yalan dolan, gıybet, iftira, zevk sefa... Allah nimet verdikçe nimetleri alırsın, günahlara dalarsın, keyiflere safalara gidersin.Allah nimet verdikçe nimetleri alırsın, günahlara dalarsın, keyiflere safalara gidersin. Plajlar, deniz kenarları kıyır kıyır kalabalık. Kaynaşıyor insanlar.Plajlar, deniz kenarları kıyır kıyır kalabalık. Kaynaşıyor insanlar. Camiler, hayırlı yerler, mübarek yerler şöyle. Keyfe, zevke harcanan paraların haddi hesabı yok. Camiler, hayırlı yerler, mübarek yerler şöyle. Keyfe, zevke harcanan paraların haddi hesabı yok. Bir futbola bir zengin çıkartıyor, şu kadar milyon verdim. "Vay be ne cömert adam." Nereye veriyor? Bir futbola bir zengin çıkartıyor, şu kadar milyon verdim. "Vay be ne cömert adam." Nereye veriyor? Falanca Trabzon futbol kulübüne veriyor. Adam koyu şeyci. Bir hayra bir şeye para istiyorsun.Falanca Trabzon futbol kulübüne veriyor. Adam koyu şeyci. Bir hayra bir şeye para istiyorsun. Eli titriyor vermiyor. Veremiyor. Eli titriyor vermiyor. Veremiyor.

Yani şu futbolcuların cömertliği müslümanlarda yok. Şu sarhoşların cömertliği müslümanlarda yok.Yani şu futbolcuların cömertliği müslümanlarda yok. Şu sarhoşların cömertliği müslümanlarda yok. Bunlar nasıl Allah'ın sevgili kulu Allah aşkına?Bunlar nasıl Allah'ın sevgili kulu Allah aşkına? Nasıl Allah'ın sevgili kulu ki maldan geçemezler, candan geçemezler, rahattan geçemezler?Nasıl Allah'ın sevgili kulu ki maldan geçemezler, candan geçemezler, rahattan geçemezler? Sopayı hak etmemiş değil mi bunlar? Sopayı hak etmemiş değil mi bunlar?

-------------------------------- Sonra bir şey daha var.Sonra bir şey daha var. Bir kavimde muhterem kardeşlerim, günah çoğaldığı zaman ceza umumi gelir.Bir kavimde muhterem kardeşlerim, günah çoğaldığı zaman ceza umumi gelir. Allahu Teâlâ hazretleri Allahu Teâlâ hazretleri hakikaten masum olanlar varsa âhirette ayırır. Hepsi birden yanar.hakikaten masum olanlar varsa âhirette ayırır. Hepsi birden yanar. Ondan sonra aralarından gerçekten masum olanlar varsa onları Allahu Teâlâ hazretleri âhirette ayırır. Ondan sonra aralarından gerçekten masum olanlar varsa onları Allahu Teâlâ hazretleri âhirette ayırır.

Denilir ki Lut aleyhisselâm'ın kavmini Allah yere batırdı.Denilir ki Lut aleyhisselâm'ın kavmini Allah yere batırdı. Kur'ân-ı Kerîm'de yazıyor Lut kavminin helâk olduğu.Kur'ân-ı Kerîm'de yazıyor Lut kavminin helâk olduğu. İçinde o gece 70 bin teheccüde kalkmış insan var diye kitaplar yazar. İçinde o gece 70 bin teheccüde kalkmış insan var diye kitaplar yazar. O kadar teheccüd ehli varmış ama ekseriyete göredir hüküm. Yani ceza ekseriyete göre gelir. O kadar teheccüd ehli varmış ama ekseriyete göredir hüküm. Yani ceza ekseriyete göre gelir.

Türkiye'de 55 milyonTürkiye'de 55 milyon ahali var. Yüzde 99'u müslüman.ahali var. Yüzde 99'u müslüman. Yüzde 99'u müslüman ama yani uygulayıcı, tatbik edici müslüman ne kadar? Yüzde 99'u müslüman ama yani uygulayıcı, tatbik edici müslüman ne kadar? Var evet yüzde 99'u nüfus kâğıdı müslümanı. Var evet yüzde 99'u nüfus kâğıdı müslümanı. Onları da biraz elesen, sorguya çeksen, sen gerçekten müslüman mısın? Onları da biraz elesen, sorguya çeksen, sen gerçekten müslüman mısın? Bak müslümanlara şu kadar vergi vereceğiz filan desen Bak müslümanlara şu kadar vergi vereceğiz filan desen vergiden korkusundan belki birçok kimse ben müslüman değilim diye sildirtebilir yani. vergiden korkusundan belki birçok kimse ben müslüman değilim diye sildirtebilir yani.

Almanya'da kilise vergisi var yüzde yedi. Kilise vergisi var.Almanya'da kilise vergisi var yüzde yedi. Kilise vergisi var. Kilise neden öyle direk gibi kuvvetli, niye yıkılmıyor? Her çalışan insandan yüzde yedi vergi alınıyor. Kilise neden öyle direk gibi kuvvetli, niye yıkılmıyor? Her çalışan insandan yüzde yedi vergi alınıyor. Kolay mı? O kadar para insanı deli eder. Aklını başından kaçırttırır. Kolay mı? O kadar para insanı deli eder. Aklını başından kaçırttırır. Milyonlar geliyor böyle Mark olarak, şey olarak.Milyonlar geliyor böyle Mark olarak, şey olarak. Yüzde yedi herkesin gelirinden maaş bordrosundan kesiliyor kilise vergisi diye. Resmen.Yüzde yedi herkesin gelirinden maaş bordrosundan kesiliyor kilise vergisi diye. Resmen. Tabi kiliseye gitmek istemeyenler de ben kiliseye bağlı değilim diyor. Şey yapıyor. Tabi kiliseye gitmek istemeyenler de ben kiliseye bağlı değilim diyor. Şey yapıyor.

Türkiye'de Müslümanlığa bir şey konulsa vergi konulsa bakalım görürüzTürkiye'de Müslümanlığa bir şey konulsa vergi konulsa bakalım görürüz yüzde 99'u mu müslümanmış, yüzde 10'u mu müslümanmış. O zaman görürüz. İş paraya geldi mi belli olur. yüzde 99'u mu müslümanmış, yüzde 10'u mu müslümanmış. O zaman görürüz. İş paraya geldi mi belli olur.

Allah bizim kusurlarımızı affetsin. Çok iyi müslümanların kusuru ne? Onlarda layıkıyla çalışamamışlar.Allah bizim kusurlarımızı affetsin. Çok iyi müslümanların kusuru ne? Onlarda layıkıyla çalışamamışlar. Anası müslüman, çarşaflı. Torunu, hiç alakası yok. Kol açık, bacak açık, saç açık. Kafa değişik.Anası müslüman, çarşaflı. Torunu, hiç alakası yok. Kol açık, bacak açık, saç açık. Kafa değişik. Kalp kapkara filan, tamamen farklı. İki nesilde gidiyor. Bir nesilde biraz yarı yarıya bozuluyor. Kalp kapkara filan, tamamen farklı. İki nesilde gidiyor. Bir nesilde biraz yarı yarıya bozuluyor. Ondan sonraki nesilde, ikinci nesilde yüzde 100 bozuluyor. Yüzde 50, yüzde 50 daha yüzde 100.Ondan sonraki nesilde, ikinci nesilde yüzde 100 bozuluyor. Yüzde 50, yüzde 50 daha yüzde 100. Yani müslüman, mütedeyyin, sakallı, çarşaflı bir anne babanın,Yani müslüman, mütedeyyin, sakallı, çarşaflı bir anne babanın, nine ve dedenin torunlarına bakıyorsun. Haa bu bunun torunu mu? nine ve dedenin torunlarına bakıyorsun. Haa bu bunun torunu mu? Yemin et, beş tane şahit getir. Mümkün değil onun torunu olduğunu anlamak. Yemin et, beş tane şahit getir. Mümkün değil onun torunu olduğunu anlamak.

Allah hepimize İslâm için çalışma şuuru versin.Allah hepimize İslâm için çalışma şuuru versin. Gazabına uğrayanlardan, azabına, ikabına mâruz kalanlardan etmesin. Gazabına uğrayanlardan, azabına, ikabına mâruz kalanlardan etmesin.

"Ey kulum İslâm'a bunca hücumlar oluyordu senin aklın nerdeydi?""Ey kulum İslâm'a bunca hücumlar oluyordu senin aklın nerdeydi?" "Yâ Rabbi! İşte o zaman yaz aylarıydı. İşte bizim yazlık vardı filanca yerde. "Yâ Rabbi! İşte o zaman yaz aylarıydı. İşte bizim yazlık vardı filanca yerde. Filanca yazlığa gitmiştik. Deniz kenarıydı. Safalı, manzaralı, güzel bir yerdi." Böyle mi cevap verecekler? Filanca yazlığa gitmiştik. Deniz kenarıydı. Safalı, manzaralı, güzel bir yerdi." Böyle mi cevap verecekler?

Allah bizi zulmün her çeşidinden korusun. Hele hele kul haklarından korusun.Allah bizi zulmün her çeşidinden korusun. Hele hele kul haklarından korusun. Dîn-i mübîn-i İslâm'a en güzel tarzda hizmet etmeyi nasip eylesin. Dîn-i mübîn-i İslâm'a en güzel tarzda hizmet etmeyi nasip eylesin.

Âlimun yüntefeu bi-ilmihî hayrun min elfi âbidin. Âlimun yüntefeu bi-ilmihî hayrun min elfi âbidin.

Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh hazretlerinden iltifatkâr bir hadîs-i şerîf nakledilmiş.Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh hazretlerinden iltifatkâr bir hadîs-i şerîf nakledilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki:

"İlminden istifade olunan bir âlim, kendi başına bir köşeye çekilip kendisi için"İlminden istifade olunan bir âlim, kendi başına bir köşeye çekilip kendisi için ibadet eden bin tane âbidden daha hayırlıdır." ibadet eden bin tane âbidden daha hayırlıdır." Adam kenara çekilmiş, elinde tesbih, başında sarık, önünde seccade. İbadet taat maşallah. Adam kenara çekilmiş, elinde tesbih, başında sarık, önünde seccade. İbadet taat maşallah. "Hem de oruçluyum hocam." Hem de tesbih çekiyor vesaire filan derken."Hem de oruçluyum hocam." Hem de tesbih çekiyor vesaire filan derken. Eh ibadet ediyor Kur'ân okuyor maşallah. Çok güzel.Eh ibadet ediyor Kur'ân okuyor maşallah. Çok güzel. Hep kendi kendisi için sevaplı şeylerle meşgul. Tabii sevap.Hep kendi kendisi için sevaplı şeylerle meşgul. Tabii sevap. Elbette namaz sevap, Kur'ân sevap, zikir sevap. Elbette doğru. Tamam. Elbette namaz sevap, Kur'ân sevap, zikir sevap. Elbette doğru. Tamam. Ama kendisinin ilminden istifade olunan bir âlim onun gibi bin tanesine bedel.Ama kendisinin ilminden istifade olunan bir âlim onun gibi bin tanesine bedel. Onun gibi bin tane âbide bedel. Onun gibi bin tane âbide bedel.

Düşünebiliyor musunuz ki bir adamı size tanıtsalar, "Bu hacı amca var ya…" Evet.Düşünebiliyor musunuz ki bir adamı size tanıtsalar, "Bu hacı amca var ya…" Evet. "Bu aksakallı hacı amca mübarek, bak yüzündende nur damlıyor. Çok güzel iyi bir insan.""Bu aksakallı hacı amca mübarek, bak yüzündende nur damlıyor. Çok güzel iyi bir insan." Evet. "Hiç geceleri uyumaz." Ee maşallah. "Yatsı abdestiyle sabah namazını kılar." Deme ya. Evet. "Hiç geceleri uyumaz." Ee maşallah. "Yatsı abdestiyle sabah namazını kılar." Deme ya. "İşte böyle. Şu kadar günde bir hatim indirir." Maşallah. "25 bin tesbihi var. "İşte böyle. Şu kadar günde bir hatim indirir." Maşallah. "25 bin tesbihi var. Allah Allah Allah Allah Allah lafza-i celâli zikrinden şöyle." vesaire. İyi güzel. Bak hep ibadet. Allah Allah Allah Allah Allah lafza-i celâli zikrinden şöyle." vesaire. İyi güzel. Bak hep ibadet.

Ama başkalarına hak yolu gösteren, öğreten âlim bunun gibi bin tanesine bedel.Ama başkalarına hak yolu gösteren, öğreten âlim bunun gibi bin tanesine bedel. Bak onu çok takdir ettim, beğendim. Âlim bin tanesine bedel. Neyi gösteriyor bu bize?Bak onu çok takdir ettim, beğendim. Âlim bin tanesine bedel. Neyi gösteriyor bu bize? İçimizde hangi hissi meydana getiriyor? İlme heveslendiriyor bizi. Hepimiz ilme heves etmeliyiz. İçimizde hangi hissi meydana getiriyor? İlme heveslendiriyor bizi. Hepimiz ilme heves etmeliyiz.

"Hocam bizden geçti artık. Okuyorum da anlayamıyorum. Akşam okuduğumu sabah unutuyorum." "Hocam bizden geçti artık. Okuyorum da anlayamıyorum. Akşam okuduğumu sabah unutuyorum."

Çocuğunu yetiştir. Çocuğunu yetiştir, bak memlekette İslâm gidiyor. Nereye gidiyor? Çocuğunu yetiştir. Çocuğunu yetiştir, bak memlekette İslâm gidiyor. Nereye gidiyor? Kıymeti bilinen yerlere gidiyor. Kıymeti bilinmeyen yerden Allah alır.Kıymeti bilinen yerlere gidiyor. Kıymeti bilinmeyen yerden Allah alır. Bir yerde ki İslâm'ın kadr u kıymeti bilinmiyor, alır Allah İslâm'ı oradan. Bir yerde ki İslâm'ın kadr u kıymeti bilinmiyor, alır Allah İslâm'ı oradan. Orası diyâr-ı küfr olur Allah saklasın. İslâm'ın kadrinin, kıymetinin bilindiği yere gider.Orası diyâr-ı küfr olur Allah saklasın. İslâm'ın kadrinin, kıymetinin bilindiği yere gider. Veyahut âhir zamanda çekilecek. Nereye çekilecek? Hicaz'a çekilecek. Doğduğu yere İslâm böyle çekilecek. Veyahut âhir zamanda çekilecek. Nereye çekilecek? Hicaz'a çekilecek. Doğduğu yere İslâm böyle çekilecek.

Barajın yanından geçiyoruz. Suyu kalmamış, dibinin çamurları görünüyor.Barajın yanından geçiyoruz. Suyu kalmamış, dibinin çamurları görünüyor. Gölün kenarından geçiyoruz, suyu çekilmiş. Gölün kenarından geçiyoruz, suyu çekilmiş. İslâm da böyle küfrün şiddetli güneşi karşısında çekile çekile çekile çekile…İslâm da böyle küfrün şiddetli güneşi karşısında çekile çekile çekile çekile… Çünkü kâfir kuvvetli. Televizyonu var. Sateliti var. Çünkü kâfir kuvvetli. Televizyonu var. Sateliti var.

Gökyüzüne koymuşGökyüzüne koymuş cihazı, Amerika'daki müstehcen neşriyatı çanak antenle senin ülkende sana seyrettiriyor.cihazı, Amerika'daki müstehcen neşriyatı çanak antenle senin ülkende sana seyrettiriyor. Millet de memnun. Amerika'ya gidemiyordum, dansözleri seyredemiyordum.Millet de memnun. Amerika'ya gidemiyordum, dansözleri seyredemiyordum. Oh şimdi bizim memlekette az çok yine sansür vardır TRT'nin, Allah ıslah etsin.Oh şimdi bizim memlekette az çok yine sansür vardır TRT'nin, Allah ıslah etsin. Yayınları berbattır ama gene birazcık da sansür vardır Yayınları berbattır ama gene birazcık da sansür vardır az çok ar damarı tamamen çatlayıp da dumura uğramış değil. az çok ar damarı tamamen çatlayıp da dumura uğramış değil.

Bu Amerika'da oo Fransa'da ne filmler var. Ne filmler var. Tamamen cehennemlik filmler var.Bu Amerika'da oo Fransa'da ne filmler var. Ne filmler var. Tamamen cehennemlik filmler var. Tamamen cehennemlik filmler var. Şeyi sahneliyor. Yani gece programlarında öyle dediler.Tamamen cehennemlik filmler var. Şeyi sahneliyor. Yani gece programlarında öyle dediler. Hocam, bu gece programlarında öyle şeyler sahneler ki utancından çatlarsın Hocam, bu gece programlarında öyle şeyler sahneler ki utancından çatlarsın diye anlatıyorlar. Bu çanak antenle dünyanın her yerine yayın yapıyor satelitlerden, diye anlatıyorlar. Bu çanak antenle dünyanın her yerine yayın yapıyor satelitlerden, göğe fırlattıkları uydulardan.göğe fırlattıkları uydulardan. Oradan çanak antenle Fransa'nın müstehcen gece filmini alıyor, Yunanistan'ın bilmem ne filmini alıyor,Oradan çanak antenle Fransa'nın müstehcen gece filmini alıyor, Yunanistan'ın bilmem ne filmini alıyor, adamın Müslümanlıkla ilgisi yok ya. Allah'tan korkusu yok ki. O kendi keyfini düşünüyor. adamın Müslümanlıkla ilgisi yok ya. Allah'tan korkusu yok ki. O kendi keyfini düşünüyor.

Halkı şey yapıyormuş dilekçe veriyormuş, "Bize müstehcen filmler, porno filmler,Halkı şey yapıyormuş dilekçe veriyormuş, "Bize müstehcen filmler, porno filmler, yani fuhşiyat filmleri oynatın saat 12'den sonra." [diye.] Küçük çocuklar saat 9'da yatacak.yani fuhşiyat filmleri oynatın saat 12'den sonra." [diye.] Küçük çocuklar saat 9'da yatacak. Yattıktan sonra büyükler porno filmleri seyredecekler. Yattıktan sonra büyükler porno filmleri seyredecekler.

İslâm gidiyor. Nereye gidiyor? Hicaz'a doğru gidiyor.İslâm gidiyor. Nereye gidiyor? Hicaz'a doğru gidiyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki:

İnne'l-İslâme bede'e ğarîben ve se-ye'ûdü ğarîben.İnne'l-İslâme bede'e ğarîben ve se-ye'ûdü ğarîben. "İslâm garip olarak doğdu. Yine garip hâle gelecek. Yine garip hâle, yine boynu bükük hâle gelecek." "İslâm garip olarak doğdu. Yine garip hâle gelecek. Yine garip hâle, yine boynu bükük hâle gelecek."

Bir zamanlar ooo hocam neydi o tarihteki o devletli, kuvvetli, izzetli zamanlar!Bir zamanlar ooo hocam neydi o tarihteki o devletli, kuvvetli, izzetli zamanlar! Abbasi İmparatorluğu'nun bir ucuAbbasi İmparatorluğu'nun bir ucu Atlas Okyanusu'ndaymış, öteki ucu Hint Okyanusu'ndaymış.Atlas Okyanusu'ndaymış, öteki ucu Hint Okyanusu'ndaymış. Dünyanın üç kıtasında bilmem şu kadar arazi müslümanların elindeymiş. Dünyanın üç kıtasında bilmem şu kadar arazi müslümanların elindeymiş. Müslümanların karşısında öbür devletlerin adı bile, esamisi bile okunmazmış.Müslümanların karşısında öbür devletlerin adı bile, esamisi bile okunmazmış. Müslümanlar Cebel-i Tarık'tan geçmişler, İspanya'yı istila etmişler.Müslümanlar Cebel-i Tarık'tan geçmişler, İspanya'yı istila etmişler. Fransa'nın ortasına Poitiers'e kadar gelmişler. İngiliz kralı Müslüman olmuş filan. Fransa'nın ortasına Poitiers'e kadar gelmişler. İngiliz kralı Müslüman olmuş filan.

Haa şimdi nasıl? Şimdi; İnne'l-İslâme bede'e ğarîben ve se-ye'ûdü ğarîben.Haa şimdi nasıl? Şimdi;

İnne'l-İslâme bede'e ğarîben ve se-ye'ûdü ğarîben.
Yine garip hâle dönüyor gibi. Allah müslümanlara akıl fikir versin. Yine garip hâle dönüyor gibi. Allah müslümanlara akıl fikir versin.

Fe-tûbâ li'l-ğurabâi. "Ne mutlu gariplere! Ne mutlu gariplere!" Ve meni'l-ğurabâü?Fe-tûbâ li'l-ğurabâi. "Ne mutlu gariplere! Ne mutlu gariplere!" Ve meni'l-ğurabâü? "Garipler kimler yâ Resûlallah, senin bu methettiğin, ne mutlu ne hoş ne iyi dediğin garipler kimler?" "Garipler kimler yâ Resûlallah, senin bu methettiğin, ne mutlu ne hoş ne iyi dediğin garipler kimler?"

Ellezîne yüslihûne izâ fesede'n-nâsü.Ellezîne yüslihûne izâ fesede'n-nâsü. "İnsanların berbat edip bozduklarını düzeltemeye çalışanlar. Ne mutlu onlara.""İnsanların berbat edip bozduklarını düzeltemeye çalışanlar. Ne mutlu onlara." Onun için biz müslümanlar ne olmalıyız? Âlim olmalıyız. Bilgili olmalıyız.Onun için biz müslümanlar ne olmalıyız? Âlim olmalıyız. Bilgili olmalıyız. Evlatlarımızı âlim yetiştirmeliyiz. İslâm'a hizmet edici insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Evlatlarımızı âlim yetiştirmeliyiz. İslâm'a hizmet edici insanlar olarak yetiştirmeliyiz.

"Evladım dünya malına tamah etme. Paraya pula, mevkiye, makama tenezzül eyleme."Evladım dünya malına tamah etme. Paraya pula, mevkiye, makama tenezzül eyleme. Allah'ın dinine hizmeti en büyük şeref bil. Ben sana mali bakımdan her türlü desteği sağlayacağım.Allah'ın dinine hizmeti en büyük şeref bil. Ben sana mali bakımdan her türlü desteği sağlayacağım. Dini güzel öğren. Hiç kimseden korkmadan hakkı, hakikati, gerçekleri her yerde söyle. Dini güzel öğren. Hiç kimseden korkmadan hakkı, hakikati, gerçekleri her yerde söyle. İnsanları hak dine çağır. İnsanları hak dine çağır.

Sahâbe-i kirâmın kâfir diyarlarına gidip de orada İslâm'ı anlatıp daSahâbe-i kirâmın kâfir diyarlarına gidip de orada İslâm'ı anlatıp da halkı müslüman ettikleri gibi Avrupa'ya gitmek istersen seni Avrupa'ya gönderirim. halkı müslüman ettikleri gibi Avrupa'ya gitmek istersen seni Avrupa'ya gönderirim. Afrika'ya gitmek istersen paran benden. Amerika'ya gitmek istersen emret, derhal göndereyim.Afrika'ya gitmek istersen paran benden. Amerika'ya gitmek istersen emret, derhal göndereyim. Oralarda Allah'ın dinine yardım et. Allah'ın dinini anlat.Oralarda Allah'ın dinine yardım et. Allah'ın dinini anlat. Allah'ın dinini dünyanın her yerinde yaymaya çalış." diye. Allah'ın dinini dünyanın her yerinde yaymaya çalış." diye.

Haa bak insanlar bozmaya çalışıyorlar, uydularla şeylerle. Herkes şeytanın emrinde, şeytanın askeri.Haa bak insanlar bozmaya çalışıyorlar, uydularla şeylerle. Herkes şeytanın emrinde, şeytanın askeri. Nefsin esiri. Herkes zevk peşinde, keyif peşinde. Bu da Allah'ın dinini yaymaya çalışıyor.Nefsin esiri. Herkes zevk peşinde, keyif peşinde. Bu da Allah'ın dinini yaymaya çalışıyor. İşte böyle olmamız lazım. Allahu Teâlâ hazretleri kendimizi âlim eylesin. İşte böyle olmamız lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri kendimizi âlim eylesin.
Evlatlarımızı âlim yetiştirmemizi nasip eylesin. Büyük sevaplar almayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Evlatlarımızı âlim yetiştirmemizi nasip eylesin. Büyük sevaplar almayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Âceben li-emri'l-mü'mini inne emrahû küllehû lehû hayrun ve leyse zâlike li-ehadin illâ li'l-mü'mini.Âceben li-emri'l-mü'mini inne emrahû küllehû lehû hayrun ve leyse zâlike li-ehadin illâ li'l-mü'mini. İn esâbethu serrâü şekera ve kâne hayran lehû ve in esâbethu darrâü sabera fe-kâne hayran lehû. İn esâbethu serrâü şekera ve kâne hayran lehû ve in esâbethu darrâü sabera fe-kâne hayran lehû.

Ahmet b. Hanbel, Hanbelî mezhebinin imamı, hadis âlimi rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş.Ahmet b. Hanbel, Hanbelî mezhebinin imamı, hadis âlimi rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Âceben li-emri'l-mü'mini. "Şu mü'minin işine hayret edilir, şaşılır.Âceben li-emri'l-mü'mini. "Şu mü'minin işine hayret edilir, şaşılır. Hayretler doğrusu şu müslümanın hâline işine." Neymiş niye hayret edilirmiş mü'minin hâline? Çünkü; Hayretler doğrusu şu müslümanın hâline işine." Neymiş niye hayret edilirmiş mü'minin hâline? Çünkü;

İnne emrahû küllehû lehû hayrun. "Şüphesiz, kuşkusuz, muhakkak ki mü'minin her işi hayırdır.İnne emrahû küllehû lehû hayrun. "Şüphesiz, kuşkusuz, muhakkak ki mü'minin her işi hayırdır. Şaşılmaz mı? Hayran kalınmaz mı böyle bir duruma? Her durumda hayra erer müslüman. Şaşılmaz mı? Hayran kalınmaz mı böyle bir duruma? Her durumda hayra erer müslüman. Ne kadar şaşılacak bir durum." Her hali nasıl hayırdır? Ne kadar şaşılacak bir durum." Her hali nasıl hayırdır?

Ve leyse zâlike li-ehadin illâ li'l-mü'mini. "Başka hiç kimseye böyle nasip olmaz.Ve leyse zâlike li-ehadin illâ li'l-mü'mini. "Başka hiç kimseye böyle nasip olmaz. Bazen iyi olur bazen kötü olur. Bazen keyif olur bazen zarar olur. Bazen kâr olur." Bazen iyi olur bazen kötü olur. Bazen keyif olur bazen zarar olur. Bazen kâr olur." Yani hiç başka kimseye nasip olmayan her hali, her işi hayır olan mü'minin böyle hayır olması neden?Yani hiç başka kimseye nasip olmayan her hali, her işi hayır olan mü'minin böyle hayır olması neden? İzah ediyor Peygamber Efendimiz: İn esâbethu serrâü şekera ve kâne hayran lehû. İzah ediyor Peygamber Efendimiz:

İn esâbethu serrâü şekera ve kâne hayran lehû.

"Kendisine sevindirici, hoş bir şey nasip olursa, başına hoş bir hal gelirse 'Yâ Rabbi! Sana çok şükür."Kendisine sevindirici, hoş bir şey nasip olursa, başına hoş bir hal gelirse 'Yâ Rabbi! Sana çok şükür. Elhamdülillah bana bunları da ihsan ettin. Bu güzel günü de gösterdin. Mutlu ettin beni.Elhamdülillah bana bunları da ihsan ettin. Bu güzel günü de gösterdin. Mutlu ettin beni. Dualarımı kabul ettin. İsteğim oldu. Gönlüm hoş oldu yâ Rabbi!' der, şükreder. Allah sevap yazdırır ona." Dualarımı kabul ettin. İsteğim oldu. Gönlüm hoş oldu yâ Rabbi!' der, şükreder. Allah sevap yazdırır ona."

Neden? Şükür ediyor. Şükür eden kulları Allah sever.Neden? Şükür ediyor. Şükür eden kulları Allah sever. Yani hem nimet verdi, nimet zaten bir mükâfat.Yani hem nimet verdi, nimet zaten bir mükâfat. Yani başka sevap yazılmasa bile insan mantığı nasıl düşünür?Yani başka sevap yazılmasa bile insan mantığı nasıl düşünür? Başka sevap yazılmasa bile oh, baklava geldi börek geldi evimize. Her türlü şey, safalara erdik.Başka sevap yazılmasa bile oh, baklava geldi börek geldi evimize. Her türlü şey, safalara erdik. Günümüz hoş geçti diye insan sevinir. Hem safalar geliyor. Hem de şükrettiği için sevap yazılıyor.Günümüz hoş geçti diye insan sevinir. Hem safalar geliyor. Hem de şükrettiği için sevap yazılıyor. Allah Allah. Hem safa hem sevap. Bunun aksi ne? Allah Allah. Hem safa hem sevap. Bunun aksi ne?

Ve in esâbethu darrâü sabera. "Başına bir zararlı, üzücü, sıkıntılı iş gelse müslümanın.Ve in esâbethu darrâü sabera. "Başına bir zararlı, üzücü, sıkıntılı iş gelse müslümanın. O zaman da sabreder." Neden sabreder? O zaman da sabreder."

Neden sabreder?

Bilir ki hayrı, şerri Allah gönderiyor insana. "Öyle mi hocam?"Bilir ki hayrı, şerri Allah gönderiyor insana. "Öyle mi hocam?" Ne tereddüt ediyorsun, Amentüyü okumadın mı? Hayrihi ve şerrihi mine'llahi teâlâ demez misin?Ne tereddüt ediyorsun, Amentüyü okumadın mı? Hayrihi ve şerrihi mine'llahi teâlâ demez misin? Küçükken ezberledin, ezberlediğin şeyin mânasının farkında değilsin. Hayır da şer de Allah'tan.Küçükken ezberledin, ezberlediğin şeyin mânasının farkında değilsin. Hayır da şer de Allah'tan. Ama müslümana şer gelirse zarar gelirse ne yapıyor? Sabrediyor. Biliyor ki Allah takdir etmiş.Ama müslümana şer gelirse zarar gelirse ne yapıyor? Sabrediyor. Biliyor ki Allah takdir etmiş. Vardır hikmeti. Dünya hayatı böyledir. Bazı günler acıdır, bazı günler tatlıdır. Neyleyelim, sabredelim. Vardır hikmeti. Dünya hayatı böyledir. Bazı günler acıdır, bazı günler tatlıdır. Neyleyelim, sabredelim.

Ne dediNe dedi Yakup aleyhisselam? Fe-sabrun cemîlün asa'llâhu en ye'tiyenî bihim cemîan. Yakup aleyhisselam?

Fe-sabrun cemîlün asa'llâhu en ye'tiyenî bihim cemîan.

Yani "Bana bir sabr-ı cemîl vazifesi düşüyor. Sabredeyim.Yani "Bana bir sabr-ı cemîl vazifesi düşüyor. Sabredeyim. O giden evlatlarımın hepsini Allah bir gün benim yanıma getirir, beni onlarla kavuşturur." dedi. O giden evlatlarımın hepsini Allah bir gün benim yanıma getirir, beni onlarla kavuşturur." dedi. Peygamber tabii Yakup aleyhisselam. Gözleri kör oldu Yusuf aleyhisselam'ın hasretinden ağlamaktan.Peygamber tabii Yakup aleyhisselam. Gözleri kör oldu Yusuf aleyhisselam'ın hasretinden ağlamaktan. Sabrından şey yapmadı. Bela üstüne bela, imtihan üstüne imtihan geldi. Sabrından vazgeçmedi.Sabrından şey yapmadı. Bela üstüne bela, imtihan üstüne imtihan geldi. Sabrından vazgeçmedi. Fe-sabrun cemîl dedi. Sabreden derviş muradına erermiş. Veya ermiş. Fe-sabrun cemîl dedi. Sabreden derviş muradına erermiş. Veya ermiş.

Bu bakımdan şimdi müslümana da bir zarar geldiği zaman bilir ki Hak'tandır. Arabada bir arıza oldu.Bu bakımdan şimdi müslümana da bir zarar geldiği zaman bilir ki Hak'tandır. Arabada bir arıza oldu. Cenâb-ı Hak'tan. Bedeninde bir arıza oldu, önümüzdeki hafta sağ olursak okuyacağız. Cenâb-ı Hak'tan. Bedeninde bir arıza oldu, önümüzdeki hafta sağ olursak okuyacağız. Cenâb-ı Hak'tan. Tarlana bir âfet geldi. Cenâb-ı Hak'tan.Cenâb-ı Hak'tan. Tarlana bir âfet geldi. Cenâb-ı Hak'tan. Çocuğuna bir sıkıntı geldi. Cenâb-ı Hak'tan. Ticarethanende bir problem oldu. Cenâb-ı Hak'tan.Çocuğuna bir sıkıntı geldi. Cenâb-ı Hak'tan. Ticarethanende bir problem oldu. Cenâb-ı Hak'tan. Her şey Allah'tan. Her şey Allah'tan, hepsi imtihan.Her şey Allah'tan. Her şey Allah'tan, hepsi imtihan. Sen o imtihanın sorusunu doğru yazmaya bak, cevabını. Yanlış yazma. Sen o imtihanın sorusunu doğru yazmaya bak, cevabını. Yanlış yazma.

Yanlış yazmak nasıl olur? Başına sıkıntılı cezalı bir şey geldi mi bazı adamlar vardır.Yanlış yazmak nasıl olur? Başına sıkıntılı cezalı bir şey geldi mi bazı adamlar vardır. Açar ağzını yumar gözünü.Açar ağzını yumar gözünü. Feryat, figan, bağırma, çağırma, itiraz, sabırsızlık, kadere rızasızlık, Feryat, figan, bağırma, çağırma, itiraz, sabırsızlık, kadere rızasızlık, Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiri karşısında memnunsuzluk. Ee kaybetti. Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiri karşısında memnunsuzluk. Ee kaybetti. Kaybetti, imtihanı başaramadı. Zarar etti. İki türlü zarar etti: Kaybetti, imtihanı başaramadı. Zarar etti. İki türlü zarar etti: Bir başına gelen işin zararlı olmasından zarar etti. Bir de sabredemediğinden günaha girdiğinden zarar etti.Bir başına gelen işin zararlı olmasından zarar etti. Bir de sabredemediğinden günaha girdiğinden zarar etti. Çifte katmerli zarar oldu. Onun için müslüman, tabii güzel günde herkes hoşnut olur.Çifte katmerli zarar oldu.

Onun için müslüman, tabii güzel günde herkes hoşnut olur.
Onu tembihlemeye lüzum yok. Nasihat çekmeye lüzum yok.Onu tembihlemeye lüzum yok. Nasihat çekmeye lüzum yok. "Aman başına bir hoş geldiği zaman üzülme." Onu tembih etmeye lüzum yok kimse üzülmez ki zaten. "Aman başına bir hoş geldiği zaman üzülme." Onu tembih etmeye lüzum yok kimse üzülmez ki zaten. Herkes memnun olur. Asıl mertlik, asıl Müslümanlık ne zaman belli olacak? Herkes memnun olur.

Asıl mertlik, asıl Müslümanlık ne zaman belli olacak?
Asıl kulluk ne zaman belli olacak? Başına sıkıntılı bir hal geldiği zaman belli olacak. Asıl kulluk ne zaman belli olacak? Başına sıkıntılı bir hal geldiği zaman belli olacak. O bakımdan müslüman, gerçek müslümansa zarara uğradığı zaman O bakımdan müslüman, gerçek müslümansa zarara uğradığı zaman başına bir bela, musibet geldiği zaman sabreder. başına bir bela, musibet geldiği zaman sabreder.

Fe-kâne hayran lehû. "O da ona hayır olur. İyilik gelirse şükreder, hayrolur.Fe-kâne hayran lehû. "O da ona hayır olur. İyilik gelirse şükreder, hayrolur. Kötülük gelirse sabreder, hayrolur." Sabır, şükür; sabır, şükür; sabır, şükür; Kötülük gelirse sabreder, hayrolur." Sabır, şükür; sabır, şükür; sabır, şükür; iki kanatlı kuş gibi kanadını çırpa çırpa, bak sabahleyin kuşlar vardı.iki kanatlı kuş gibi kanadını çırpa çırpa, bak sabahleyin kuşlar vardı. Grup halinde uçup duruyorlardı sıcak diyarlara doğru. Kilometrelerce gidecekler.Grup halinde uçup duruyorlardı sıcak diyarlara doğru. Kilometrelerce gidecekler. Belki Afrika'ya kadar varacaklar. Ta nerelerden çıktılar. Belki Afrika'ya kadar varacaklar. Ta nerelerden çıktılar. Eh mü'min kulda böyle sabrede şükrede sabrede şükrede şu hayatını geçirir.Eh mü'min kulda böyle sabrede şükrede sabrede şükrede şu hayatını geçirir. Rabbinin huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varır. Lütuflarına erer.Rabbinin huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varır. Lütuflarına erer. Cennetiyle cemaliyle müşerref olur.Cennetiyle cemaliyle müşerref olur. Allah cümlemizi öyle sevdiği kullardan ve iki cihan saadetine erenlerden eylesin. Allah cümlemizi öyle sevdiği kullardan ve iki cihan saadetine erenlerden eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2