Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Zulüm ve Şirk: Doğru Yolun Önemi (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1409 / 30.11.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sakal bırakmak için hanımdan izin almak veya danışmak gerekli mi?, 18 bin âlemden kastedilen nedir? Her birinde canlı var mıdır? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zulüm ve Şirk: Doğru Yolun Önemi (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1409 / 30.11.1988
Sapanca/ Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sakal bırakmak için hanımdan izin almak veya danışmak gerekli mi?, 18 bin âlemden kastedilen nedir? Her birinde canlı var mıdır? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Üç soru var. Birisinde deniliyor ki: Üç soru var. Birisinde deniliyor ki:

Sakal bırakmak için hanımdan izin almak veya danışmak gerekli mi? Sakal bırakmak için hanımdan izin almak veya danışmak gerekli mi?

Cevap: Hayır, gerekli değildir.Cevap: Hayır, gerekli değildir. Sünnet olan, Peygamber Efendimiz'in sünneti olan, Allah'ın emri olan şeyleri Sünnet olan, Peygamber Efendimiz'in sünneti olan, Allah'ın emri olan şeyleri herhangi bir kimseye danışmaya lüzum yoktur. Bırakacak sakalı, bırakacak.herhangi bir kimseye danışmaya lüzum yoktur. Bırakacak sakalı, bırakacak. Ama şey yapmaya, mümkün olduğu kadar gönlünü alacak sözler söylemeye, Ama şey yapmaya, mümkün olduğu kadar gönlünü alacak sözler söylemeye, onu da reaksiyonel duruma düşürmemeye de politikasıyla gayret etsin. Hediye alsın.onu da reaksiyonel duruma düşürmemeye de politikasıyla gayret etsin. Hediye alsın. Gönlünü hoş edecek şeyler söylesin. Gönlünü hoş edecek şeyler söylesin.

Soru: es-Selâmü aleyküm muhterem hocam. 18 bin âlemden kastedilen nedir? Her birinde canlı var mıdır? Soru: es-Selâmü aleyküm muhterem hocam. 18 bin âlemden kastedilen nedir? Her birinde canlı var mıdır?

Cevap: Aleyküm selam. Şimdi bu 18 bin âlem sözü…Cevap: Aleyküm selam. Şimdi bu 18 bin âlem sözü… Eski kitaplarda kâinatın hilkatiyle verilen bazı bilgiler vardır.Eski kitaplarda kâinatın hilkatiyle verilen bazı bilgiler vardır. O bilgiler, Allahu Teâlâ hazretleri önce akl-ı faali halk eyledi. Ondan sonra işte şunları halk eyledi.O bilgiler, Allahu Teâlâ hazretleri önce akl-ı faali halk eyledi. Ondan sonra işte şunları halk eyledi. 9 feleği halk eyledi. 4 unsuru halk eyledi. Şu şöyle oldu, bu böyle oldu. 9 feleği halk eyledi. 4 unsuru halk eyledi. Şu şöyle oldu, bu böyle oldu. Onların şeyinden, toplamından, çarpımından çıkan rakam 18 bin âlem filan diye böyle bir izahlar vardır.Onların şeyinden, toplamından, çarpımından çıkan rakam 18 bin âlem filan diye böyle bir izahlar vardır. Bu hadîs-i şerîfe dayanan bir şey değil, 18 bin âlem sözü.Bu hadîs-i şerîfe dayanan bir şey değil, 18 bin âlem sözü. Eskilerin kozmolojiyle yani kâinatın yaratılışı ve yerlerle göklerle ilgili şeyiyle, Eskilerin kozmolojiyle yani kâinatın yaratılışı ve yerlerle göklerle ilgili şeyiyle, kanaatleri ve görüşleriyle ilgili bir rakamdır. Aslında âlemler 18 binden çok daha fazladır.kanaatleri ve görüşleriyle ilgili bir rakamdır. Aslında âlemler 18 binden çok daha fazladır. Yani 18 bine münhasır ve o hudutla o sayıyla mahdut değildir. Yani 18 bine münhasır ve o hudutla o sayıyla mahdut değildir.

Onun izahına bugün bilimsel olarak bu eski kitaplarda yazılan şeylere hepsine katılamıyoruz.Onun izahına bugün bilimsel olarak bu eski kitaplarda yazılan şeylere hepsine katılamıyoruz. Mesela eskiden anâsır-ı erbaa demişler. Mesela eskiden anâsır-ı erbaa demişler. Yani kâinattaki tüm gördüğümüz dağlar, taşlar, ağaçlar, şeyler dört unsurdan meydana gelmiş demişler.Yani kâinattaki tüm gördüğümüz dağlar, taşlar, ağaçlar, şeyler dört unsurdan meydana gelmiş demişler. Su, hava, toprak, ateş. Dördünden meydana gelmiş demişler.Su, hava, toprak, ateş. Dördünden meydana gelmiş demişler. Hâlbuki bugün biliyoruz ki su kendi içinde de başka unsurlardan meydana gelmiş. Hâlbuki bugün biliyoruz ki su kendi içinde de başka unsurlardan meydana gelmiş. Hidrojenden ve oksijenden meydana gelmiş.Hidrojenden ve oksijenden meydana gelmiş. Ateş dediğimiz şeyin tahlilini yaptığımızda biliyoruz ki bunun içinde bir takım gazlar var.Ateş dediğimiz şeyin tahlilini yaptığımızda biliyoruz ki bunun içinde bir takım gazlar var. O da kompoze bir şey. Toprak dediğimiz şey her şey var içinde yani.O da kompoze bir şey. Toprak dediğimiz şey her şey var içinde yani. Toprak dediğimiz şeyin içinde kurşun var, bakır var, demir var. Toprak dediğimiz şeyin içinde kurşun var, bakır var, demir var.

Onlar da biliyorlardı ama toprağı tek bir unsur gibi görmüşler.Onlar da biliyorlardı ama toprağı tek bir unsur gibi görmüşler. O zamanın bilim seviyesine göre söylenmiş bir laf, yani bunun bugün bizi bağlayıcı bir tarafı yok.O zamanın bilim seviyesine göre söylenmiş bir laf, yani bunun bugün bizi bağlayıcı bir tarafı yok. Zaten hadisten, ayetten çıkmış bir şey de değil. Zaten hadisten, ayetten çıkmış bir şey de değil. O zamanki âlimlerin bilgi seviyesi, görgü seviyesiyle ilgili bir şey.O zamanki âlimlerin bilgi seviyesi, görgü seviyesiyle ilgili bir şey. Biz bugün toprağı tahlil edebiliyoruz.Biz bugün toprağı tahlil edebiliyoruz. İçinde hangi maddeler olduğunu, neler olduğunu, madenleri vesaireleri. İçinde hangi maddeler olduğunu, neler olduğunu, madenleri vesaireleri. Gazları, mineralleri, elementleri biliyoruz bugün.Gazları, mineralleri, elementleri biliyoruz bugün. Onun için bu şeyler böyle dört unsur bilmem 9 felek vesaire filan, yani onlarla ilgili bir rakam bu çıkan rakam.Onun için bu şeyler böyle dört unsur bilmem 9 felek vesaire filan, yani onlarla ilgili bir rakam bu çıkan rakam. Onun için istinad ettiği şeyler tam şey olmadığı için, sıhhatli olmadığı içinOnun için istinad ettiği şeyler tam şey olmadığı için, sıhhatli olmadığı için bu rakamın 18 binle mahdutluğunu da kabul etmek mümkün değildir. bu rakamın 18 binle mahdutluğunu da kabul etmek mümkün değildir.

Âlemler çoktur. Âlemlerin içinde insandan gayrı mahlûklar vardır.Âlemler çoktur. Âlemlerin içinde insandan gayrı mahlûklar vardır. Yani çeşit çeşit Allah'ın yaratıkları vardır. Yani çeşit çeşit Allah'ın yaratıkları vardır.

Ve mâ ya'lemu cünûde Rabbike illâ hüve. Ve mâ ya'lemu cünûde Rabbike illâ hüve.

Rabbinin ordularını, yarattığı mahlûkatı kendisinden gayrı kimse bilemez.Rabbinin ordularını, yarattığı mahlûkatı kendisinden gayrı kimse bilemez. Dünyadakileri bile bilemez, dünyanın ötesindekileri nereden bilecek? Dünyadakileri bile bilemez, dünyanın ötesindekileri nereden bilecek? Yerlerde, göklerde nice nice varlıklar vardır. Yerlerde, göklerde nice nice varlıklar vardır.

Bir hadîs-i şerîfte mesela buyuruluyor ki:Bir hadîs-i şerîfte mesela buyuruluyor ki: İlim yoluna girilen kimseye göktekiler ve yerdekiler hatta suyun içindeki balıklar bile dua eder. İlim yoluna girilen kimseye göktekiler ve yerdekiler hatta suyun içindeki balıklar bile dua eder. Demek ki göklerde bir sürü varlıklar var. Yani birçok delillerden bunu biliyoruz. Melekler var.Demek ki göklerde bir sürü varlıklar var. Yani birçok delillerden bunu biliyoruz. Melekler var. Cinler var. Görülen varlıklar, görülmeyen varlıklar var. Her şey vardır.Cinler var. Görülen varlıklar, görülmeyen varlıklar var. Her şey vardır. Onun için ne 18 bin rakamı bizi bağlar ne de dünyanın dışında başka yerde canlı yoktur filan sözü bizi bağlar.Onun için ne 18 bin rakamı bizi bağlar ne de dünyanın dışında başka yerde canlı yoktur filan sözü bizi bağlar. Öyle bir şey yok. Allahu Teâlâ hazretlerinin mülkü öyle geniş, öyle engin,Öyle bir şey yok.

Allahu Teâlâ hazretlerinin mülkü öyle geniş, öyle engin,
kudreti o kadar sonsuz ve yaratması o kadar coşkun bir yaratma ki… kudreti o kadar sonsuz ve yaratması o kadar coşkun bir yaratma ki… Yani bir yaprak çeşidine bakıyorsunuz. Aklınız başınızdan gidiyor yaprak çeşitlerinden.Yani bir yaprak çeşidine bakıyorsunuz. Aklınız başınızdan gidiyor yaprak çeşitlerinden. Bir balık çeşitlerine bakıyorsunuz. Hayranlıktan aklınız başınızdan gidiyor balık çeşitlerinden.Bir balık çeşitlerine bakıyorsunuz. Hayranlıktan aklınız başınızdan gidiyor balık çeşitlerinden. Bir çiçek çeşitlerine bakıyorsunuz. Aklınız başınızdan gidiyor çiçek çeşitlerinden.Bir çiçek çeşitlerine bakıyorsunuz. Aklınız başınızdan gidiyor çiçek çeşitlerinden. Bir böcek çeşitlerine bakıyorsunuz. Bir böcek çeşitlerine bakıyorsunuz. Bilmem kaç bin tane böcek toplamaktan, koleksiyon yapmaktan âciz kalıyorsunuz. Ne diyor? Bilmem kaç bin tane böcek toplamaktan, koleksiyon yapmaktan âciz kalıyorsunuz. Ne diyor?

Fe tebârake'llâhu ahsenü'l-hâlikîne. Fe tebârake'llâhu ahsenü'l-hâlikîne.

Tebâreke'llah demekten başka, hayranlık duymaktan başka,Tebâreke'llah demekten başka, hayranlık duymaktan başka, Sübhanallah demekten başka çare olmuyor. Bizim bileceğimiz bu işte. Sübhanallah demekten başka çare olmuyor. Bizim bileceğimiz bu işte. Sonsuz kudret sonsuz güç sonsuz nice nice lütuflar, ihsanlar, yaratıklar.Sonsuz kudret sonsuz güç sonsuz nice nice lütuflar, ihsanlar, yaratıklar. Âlemler; sayısını Allah bilir. Miktarını Allah bilir. Âlemler; sayısını Allah bilir. Miktarını Allah bilir.

Soru: Dinimizde akraba ziyaretlerine önem verilmektedir.Soru: Dinimizde akraba ziyaretlerine önem verilmektedir. Fakat ziyaret ettiğimiz yerde kadın erkek toplu halde oturuyorlarsa ne yapmamız lazımdır? Fakat ziyaret ettiğimiz yerde kadın erkek toplu halde oturuyorlarsa ne yapmamız lazımdır?

Cevap: Muhterem kardeşlerim, güzel bir soru.Cevap: Muhterem kardeşlerim, güzel bir soru. Şimdi biz[im] müslümanlar olarak genel prensibimiz, hareket tarzımız nedir?Şimdi biz[im] müslümanlar olarak genel prensibimiz, hareket tarzımız nedir? Kur'ân'a, dine, dinin ahkâmına uygun şekilde hareket ederiz. Uygun olmayan hareketi yapmayız.Kur'ân'a, dine, dinin ahkâmına uygun şekilde hareket ederiz. Uygun olmayan hareketi yapmayız. "Buyurun size bir likörlü çikolata ikram ediyorum." Hayır. İçki haram olduğundan şey yapmam."Buyurun size bir likörlü çikolata ikram ediyorum." Hayır. İçki haram olduğundan şey yapmam. "Efendim bu sarhoş etmez." Sarhoş etmesi, etmemesi sana ait bir şey değil. Sen orasına karışma."Efendim bu sarhoş etmez." Sarhoş etmesi, etmemesi sana ait bir şey değil. Sen orasına karışma. Bir şey haram oldu mu azı da haramdır, çoğu da haramdır. Bir şey haram oldu mu azı da haramdır, çoğu da haramdır.

Çikolatanın içine şey koyuyorlar şimdi. Ta orta göbeğine likör koyuyorlar dikkat edin. Almayın.Çikolatanın içine şey koyuyorlar şimdi. Ta orta göbeğine likör koyuyorlar dikkat edin. Almayın. Öyle pastanelere söyleyin lafı. "Ya sen sahtekâr herif, beni zorla günaha mı sokmak istiyorsun?" deyin.Öyle pastanelere söyleyin lafı. "Ya sen sahtekâr herif, beni zorla günaha mı sokmak istiyorsun?" deyin. Çikolata diye alıyor millet. Fırt bir ısırıyor. Ortasından bir ıslaklık geliyor ağzına.Çikolata diye alıyor millet. Fırt bir ısırıyor. Ortasından bir ıslaklık geliyor ağzına. Biraz buruk bir acayip bir şey. Ya neymiş tadı daha güzel olsun diye likör koymuş.Biraz buruk bir acayip bir şey. Ya neymiş tadı daha güzel olsun diye likör koymuş. Başına çalınsın likör şişesi.Başına çalınsın likör şişesi. Yani kim bunu böyle koy dedi? Ben içkiyi alacak olsam pastaneden mi alırım?Yani kim bunu böyle koy dedi? Ben içkiyi alacak olsam pastaneden mi alırım? Yani içki arayan bir insan gider pastaneden mi şey yapar?Yani içki arayan bir insan gider pastaneden mi şey yapar? Niye pastanenin mallarını haramlaştırıyorsun, berbat ediyorsun? Niye pastanenin mallarını haramlaştırıyorsun, berbat ediyorsun?

Biz her şeyimizi Allah'ın rızasına uygun yapmaya çalışırız.Biz her şeyimizi Allah'ın rızasına uygun yapmaya çalışırız. Allahu Teâlâ hazretlerinin yasak ettiği şeyi, fiili yapmayız. Şimdi müslüman tesettüre riayet edecek.Allahu Teâlâ hazretlerinin yasak ettiği şeyi, fiili yapmayız. Şimdi müslüman tesettüre riayet edecek. "Efendim işte bu bizim yakınımızdır, akrabamızdır. Bir şey olmaz." Öyle şey yok."Efendim işte bu bizim yakınımızdır, akrabamızdır. Bir şey olmaz." Öyle şey yok. Bir şey olup olmaması sana ait değil. Allah örtünün demiş. Örtüneceksin. Bir şey olup olmaması sana ait değil. Allah örtünün demiş. Örtüneceksin.

"Efendim işte elini sıkalım." El sıkmak bir kere nereden çıktı? Batıdan gelme bir adet. Yeni çıktı. "Efendim işte elini sıkalım." El sıkmak bir kere nereden çıktı? Batıdan gelme bir adet. Yeni çıktı.

Evvel yoğidi işbu rivayet yeni çıktı Nerden çıktı? Sen başkasının elini ne hakla tutuyorsun?Evvel yoğidi işbu rivayet yeni çıktı

Nerden çıktı? Sen başkasının elini ne hakla tutuyorsun?
Nasıl tutarsın? "Hocam herkes tutuyor." Hem de bir de sallıyor böyle eşek kuyruğu sallar gibi.Nasıl tutarsın? "Hocam herkes tutuyor." Hem de bir de sallıyor böyle eşek kuyruğu sallar gibi. Yani herkes yapıyor diye yapmak zorunda değiliz. Biz müslümanız diyeceksiniz.Yani herkes yapıyor diye yapmak zorunda değiliz.

Biz müslümanız diyeceksiniz.
Her yerde şahsiyetinizi koyacaksınız ortaya. İngiliz, İngiliz gibi hareket ediyor.Her yerde şahsiyetinizi koyacaksınız ortaya. İngiliz, İngiliz gibi hareket ediyor. Hiç bizim gibi giyindiğini gördün mü? Adamların her şeyi acayip. Hiç bizim gibi giyindiğini gördün mü? Adamların her şeyi acayip. Blucin pantolonu eskitiyor öyle giyiyor. Yırtıyor öyle giyiyor. Yamalıyor öyle giyiyor. Zıpır.Blucin pantolonu eskitiyor öyle giyiyor. Yırtıyor öyle giyiyor. Yamalıyor öyle giyiyor. Zıpır. Yani akıl erdirmek mümkün değil. Biz yeni elbiseden memnun oluruz. Yani akıl erdirmek mümkün değil. Biz yeni elbiseden memnun oluruz. O özel olarak kumaşı diktikten sonra eskitiyor. Taşlıyor. Bilmem ne yapıyor. Rengini attırtıyor. Yırtıyor. O özel olarak kumaşı diktikten sonra eskitiyor. Taşlıyor. Bilmem ne yapıyor. Rengini attırtıyor. Yırtıyor. Cırttt buradan buraya yırtıyor. Püsküllendiriyor. Vah fukaracık filan diyorsun.Cırttt buradan buraya yırtıyor. Püsküllendiriyor. Vah fukaracık filan diyorsun. Ne fukaracığı onu kaç paraya aldı o. Bu yıpranmış o eski şeyi kaç paraya aldı o. Ne fukaracığı onu kaç paraya aldı o. Bu yıpranmış o eski şeyi kaç paraya aldı o.

Eski şey giyiyor. Adamın aklı gitti mi Allah saklasın işte akıl fukarası olmak çok zor.Eski şey giyiyor. Adamın aklı gitti mi Allah saklasın işte akıl fukarası olmak çok zor. Onun için o bâtıl yolda böyle eğri büğrü işleri yaparken bu benim âdetimdir diye yapıyor da Onun için o bâtıl yolda böyle eğri büğrü işleri yaparken bu benim âdetimdir diye yapıyor da sen Hak yolda Allah'ın emrinde hareket etmekten niye geri duracaksın?sen Hak yolda Allah'ın emrinde hareket etmekten niye geri duracaksın? "Ben müslümanım kardeşim, böyle yaparım. Başka türlü yapamam. "Ben müslümanım kardeşim, böyle yaparım. Başka türlü yapamam. Senin yaptığın gibi yapamam." derim. Biter. Yani siz de böyle diyeceksiniz. Senin yaptığın gibi yapamam." derim. Biter. Yani siz de böyle diyeceksiniz.

Erkek ve kadın aynı oturmaz. Siz şu tarafta oturun, biz bu tarafta dururuz.Erkek ve kadın aynı oturmaz. Siz şu tarafta oturun, biz bu tarafta dururuz. Zaten sen dikişten nakıştan örgüden bahsedersin. Ben ondan anlamam.Zaten sen dikişten nakıştan örgüden bahsedersin. Ben ondan anlamam. Ben de işten güçten bahsederim. Sende ondan anlamazsın. Ayrı ayrı. Sonra o ona bakar.Ben de işten güçten bahsederim. Sende ondan anlamazsın. Ayrı ayrı. Sonra o ona bakar. O ona bakar. Ondan sonra çeşitli günahlar çıkar.O ona bakar. Ondan sonra çeşitli günahlar çıkar. "Efendim filanca kimse evliymiş de falanca kimsenin karısıyla ilişki kurmuş da "Efendim filanca kimse evliymiş de falanca kimsenin karısıyla ilişki kurmuş da gazetelere düşmüş de hapislere düşmüş." Haa İslâm kötülükleri şeyden engelliyor. gazetelere düşmüş de hapislere düşmüş." Haa İslâm kötülükleri şeyden engelliyor. İlk olacağı yerden kesiyor. Buradan öteye gidilmez diyor. O zaman kötülük olmuyor.İlk olacağı yerden kesiyor. Buradan öteye gidilmez diyor. O zaman kötülük olmuyor. İslâm'a uymayanlar da ondan sonra başına felaket geldiği zaman saçlarını yoluyor önüne atıyor.İslâm'a uymayanlar da ondan sonra başına felaket geldiği zaman saçlarını yoluyor önüne atıyor. Vah ah eyvah tüh. Haa işte bak bu İslâm'a uymamanın cezası oluyor. Vah ah eyvah tüh. Haa işte bak bu İslâm'a uymamanın cezası oluyor.

"E hocam yani herkesi kötü niyetli olarak mı düşüneceğiz?" "E hocam yani herkesi kötü niyetli olarak mı düşüneceğiz?"

Kötü niyetli olarak düşünmeyeceğizKötü niyetli olarak düşünmeyeceğiz ama kötü niyetli olanların şeyine imkân vermeyecek bir sistem içinde yaşayacağız.ama kötü niyetli olanların şeyine imkân vermeyecek bir sistem içinde yaşayacağız. Yani sistemimiz, herkesin iyi olduğunu hatta benden daha iyi olduğunu düşünüyorum ama sistem böyle. Yani sistemimiz, herkesin iyi olduğunu hatta benden daha iyi olduğunu düşünüyorum ama sistem böyle.

Bak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:Bak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Fâtımatü'z-Zehra radıyallahu anhâ'nın evine gidiyorlar.Fâtımatü'z-Zehra radıyallahu anhâ'nın evine gidiyorlar. Yanında birkaç sahabesinden mübarek zât var. Diyor ki kapıda: Yâ Fâtıma, kızım, yanımda misafirler var. Yanında birkaç sahabesinden mübarek zât var. Diyor ki kapıda: Yâ Fâtıma, kızım, yanımda misafirler var. Perdenin öbür tarafına geç. Bak beraber otur demiyor. Perdenin öbür tarafına geç diyor. Perdenin öbür tarafına geç. Bak beraber otur demiyor. Perdenin öbür tarafına geç diyor.

"Ben senin babanım. Bunlar da senin babanın sahabesi olduğuna göre bunlar da âhiret insanı."Ben senin babanım. Bunlar da senin babanın sahabesi olduğuna göre bunlar da âhiret insanı. Cennetlik insanlar olduğuna göre, başını örtüp de burada dur." demiyor yani.Cennetlik insanlar olduğuna göre, başını örtüp de burada dur." demiyor yani. Kızım perdenin öbür tarafına geç diyor. Kızım perdenin öbür tarafına geç diyor. Demek ki Peygamber Efendimiz böyle emrettiğine göre işin böyle yapılması lazım.Demek ki Peygamber Efendimiz böyle emrettiğine göre işin böyle yapılması lazım. Biz de bu tarzda yapacağız. Böyle yapılmasını yumuşak yumuşak söyleyeceğiz. El sıkmayacağız.Biz de bu tarzda yapacağız. Böyle yapılmasını yumuşak yumuşak söyleyeceğiz. El sıkmayacağız. Çünkü namahremle yani şey yapmak uygun olmadığından, el tutmak. Çünkü namahremle yani şey yapmak uygun olmadığından, el tutmak.

Peygamber Efendimiz kadınlarla el tutuşmadı.Peygamber Efendimiz kadınlarla el tutuşmadı. "Neden sen benim elimi sıkmıyorsun?" Peygamber Efendimiz kadınlarla el tutuşmadığı için. Anladın mı?"Neden sen benim elimi sıkmıyorsun?" Peygamber Efendimiz kadınlarla el tutuşmadığı için. Anladın mı? Ben Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmek isteyen bir insanım, ondan. O kadar. "Sen gerici misin?" Ben Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmek isteyen bir insanım, ondan. O kadar.

"Sen gerici misin?"

Hayır, ben müslümanım. Sen gericisin. Bak el bir sıkmamamı hazmedemiyorsun.Hayır, ben müslümanım. Sen gericisin. Bak el bir sıkmamamı hazmedemiyorsun. Hem ben tarihî örfümüze, töremize uygun hareket ediyorum. Hem ben tarihî örfümüze, töremize uygun hareket ediyorum. Sen maymun gibi gitmişsin başka tarafın taklidi. Başka örf ve adetle gelmişsin benim karşıma.Sen maymun gibi gitmişsin başka tarafın taklidi. Başka örf ve adetle gelmişsin benim karşıma. Bir de beni suçluyorsun. Senin kendi şeyin faullu, hatalı. Yani hatalı olan kendinsin. Bir de beni suçluyorsun. Senin kendi şeyin faullu, hatalı. Yani hatalı olan kendinsin. Tutup bu tarafı suçluyorsun. Neyse kavga etmeden yumuşak yumuşak şeyi anlatmak lazım. Tutup bu tarafı suçluyorsun. Neyse kavga etmeden yumuşak yumuşak şeyi anlatmak lazım.

Millet bugün şaşkın. Yani her şey bir değişik. Tabii ilim az olduğundan oluyor.Millet bugün şaşkın. Yani her şey bir değişik. Tabii ilim az olduğundan oluyor. Onlara ilmi öğreteceğiz. Bu böyle olmuyor. İslâm'ın örfü böyle.Onlara ilmi öğreteceğiz. Bu böyle olmuyor. İslâm'ın örfü böyle. Yani Avrupalı emin ol saygı gösteriyor. Biz Avrupa'ya gittik, Amerika'ya gittik.Yani Avrupalı emin ol saygı gösteriyor. Biz Avrupa'ya gittik, Amerika'ya gittik. Biz el sıkmayız diyoruz. Peki diyor, o kadar. Yani şey yapmıyor. Biz el sıkmayız diyoruz. Peki diyor, o kadar. Yani şey yapmıyor.

Soruyor, "Niye bu başı kapalı? Yani bu havada böyle baş kapanır mı?" diyor.Soruyor, "Niye bu başı kapalı? Yani bu havada böyle baş kapanır mı?" diyor. E bizim arkadaş izah ediyor, diyor ki: Hani sizin diyor şvesterler nasıl kapalı, kilisedeki rahibeler. E bizim arkadaş izah ediyor, diyor ki: Hani sizin diyor şvesterler nasıl kapalı, kilisedeki rahibeler. Ah soo diyor o zaman. Tamam, anladım diyor. Bitiriyor işi yani. Saygı gösteriyor. Ah soo diyor o zaman. Tamam, anladım diyor. Bitiriyor işi yani. Saygı gösteriyor.

Kendi ayağının keyfi için zengin kadın Mercedes'ten iniyor.Kendi ayağının keyfi için zengin kadın Mercedes'ten iniyor. Lüks Mercedes'ten, kanatlı kuyruklu Mercedes'ten iniyor. Lüks Mercedes'ten, kanatlı kuyruklu Mercedes'ten iniyor. Şehrin ortasında pabuçlarını eline alıyor yalınayak yürüyor. Şehrin ortasında pabuçlarını eline alıyor yalınayak yürüyor. Sıhhat için ayak sıhhati için topuklu ayakkabılar zararlıymış.Sıhhat için ayak sıhhati için topuklu ayakkabılar zararlıymış. Arada böyle jimnastik olsun diye yalın ayak yürüyor. "Aa bu ne?" dedim ben. Bunlar yapar dedi.Arada böyle jimnastik olsun diye yalın ayak yürüyor. "Aa bu ne?" dedim ben. Bunlar yapar dedi. Bunlar korkmaz dedi yani. Başkası şöyle diyecekmiş, böyle diyecekmiş korkmaz. Bunlar korkmaz dedi yani. Başkası şöyle diyecekmiş, böyle diyecekmiş korkmaz.

Peki müslümanlar? Allah'tan korkmayıp insanlardan mı korkacak?Peki müslümanlar? Allah'tan korkmayıp insanlardan mı korkacak? Onlar da Allah'ın emri neyse onu söyleyecek. Ona göre hareket edecek. Onlar da Allah'ın emri neyse onu söyleyecek. Ona göre hareket edecek. Her şeyimizi öyle yapacağız. İslâm'ı öğreteceğiz. Adam bizi bilecek. Her şeyimizi öyle yapacağız. İslâm'ı öğreteceğiz. Adam bizi bilecek.

Ben askere gittim. Bana dediler ki sen yandın. Askere gittiğin zaman yandın sen.Ben askere gittim. Bana dediler ki sen yandın. Askere gittiğin zaman yandın sen. Çünkü dediler askerlikte usul şöyledir böyledir. Subay gazinosu vardır. Çünkü dediler askerlikte usul şöyledir böyledir. Subay gazinosu vardır. Subay gazinosuna erkekler, kadınlar gelir. Dans olur. Şöyle olur böyle olur. Subay gazinosuna erkekler, kadınlar gelir. Dans olur. Şöyle olur böyle olur. Gitmeyenlere baskı yaparlar bilmem ne filan. Biz hiç öyle şey yapmadık elhamdülillah. Gitmeyenlere baskı yaparlar bilmem ne filan. Biz hiç öyle şey yapmadık elhamdülillah.

Bizim alay komutanı şey derdi bize, hocam kazalar fazla oluyor. Acaba kurban mı keselim?Bizim alay komutanı şey derdi bize, hocam kazalar fazla oluyor. Acaba kurban mı keselim? Yani bana göre konuşuyor.Yani bana göre konuşuyor. Kendisi içerdi, küfür ederdi, şey yapardı ama bizim karşımıza gelince aklına Kendisi içerdi, küfür ederdi, şey yapardı ama bizim karşımıza gelince aklına Müslümanlık gelirdi, bizi görünce yani. "Kazalar fazla oluyor acaba kurban kessek azalır mı hocam?"Müslümanlık gelirdi, bizi görünce yani. "Kazalar fazla oluyor acaba kurban kessek azalır mı hocam?" E kesersen iyi olur derdik. Hadi kes de fukaraya dağıt. Bize görev verirdi. Biz asteğmeniz.E kesersen iyi olur derdik. Hadi kes de fukaraya dağıt. Bize görev verirdi. Biz asteğmeniz. O alay komutanı filan. Yani sen sağlam durursan karşı taraf sana uyuyor.O alay komutanı filan.

Yani sen sağlam durursan karşı taraf sana uyuyor.
Sen çürük durduğun zaman o da ille baskı yapar. Şöyle olacak böyle olacak. Sen çürük durduğun zaman o da ille baskı yapar. Şöyle olacak böyle olacak. Niye ben senin yaptığın gibi yapayım?Niye ben senin yaptığın gibi yapayım? Niye Allah'ın rızasına aykırı iş yapayım, günahlı iş yapayım? Bizim prensibimiz bu değildir. Öğrensin.Niye Allah'ın rızasına aykırı iş yapayım, günahlı iş yapayım? Bizim prensibimiz bu değildir. Öğrensin. Bilmesi lazım. Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Fransa'ya git sat. Burada satılmaz. Bilmesi lazım. Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Fransa'ya git sat. Burada satılmaz.

Soru: Riya ile ibadet eden bir kişi sevap alamıyor.Soru: Riya ile ibadet eden bir kişi sevap alamıyor. Farz olan ibadetler de riya ile yapılırsa bu ibadetin tekrarlanması gerekir mi? Farz olan ibadetler de riya ile yapılırsa bu ibadetin tekrarlanması gerekir mi?

Cevap: Şimdi riya ile olduğu garantili olursa tekrarlanır.Cevap: Şimdi riya ile olduğu garantili olursa tekrarlanır. Çünkü Allah kabul etmez riya ile oldu mu[olduğunda]. Ama farz ibadetlerin hepsi aleni yapılır.Çünkü Allah kabul etmez riya ile oldu mu[olduğunda]. Ama farz ibadetlerin hepsi aleni yapılır. Aleni yapılması riya değildir. Yani riyanın ne olduğunu orada tarif etmek lazım.Aleni yapılması riya değildir. Yani riyanın ne olduğunu orada tarif etmek lazım. İbadetin gizlisi makbuldür, gösteriş olmaması makbuldür filan ama farz ibadetler aleni yapılır. Neden? İbadetin gizlisi makbuldür, gösteriş olmaması makbuldür filan ama farz ibadetler aleni yapılır.

Neden?

Ötekiler de farzı hatırlasın, onlar da yapsın diye. Onun için hava meydanına gidersin.Ötekiler de farzı hatırlasın, onlar da yapsın diye. Onun için hava meydanına gidersin. Herkes oturmuş bacak bacak üstüne atmış. Tayyaresinin gelmesini bekliyor.Herkes oturmuş bacak bacak üstüne atmış. Tayyaresinin gelmesini bekliyor. İşlemin yapılmasını, bavullarının alınmasını bekliyor filan. Namaz vakti geldi. İşlemin yapılmasını, bavullarının alınmasını bekliyor filan. Namaz vakti geldi. Seccadeni yayarsın, kamet getirirsin. Allahuekber. Herkes bakar böyle. Riya mı oldu? Hayır. Tebliğ oldu. Seccadeni yayarsın, kamet getirirsin. Allahuekber. Herkes bakar böyle. Riya mı oldu? Hayır. Tebliğ oldu.

Tebliğ oldu. O kadar insana sen demiş oluyorsun ki:Tebliğ oldu. O kadar insana sen demiş oluyorsun ki: "Ey Allah'ın kulları! Allah kullarına namaz kılmayı, belirli vakitlerde belirli namazları kılmayı farz kılmıştır."Ey Allah'ın kulları! Allah kullarına namaz kılmayı, belirli vakitlerde belirli namazları kılmayı farz kılmıştır. Ben o vazifeyi yapıyorum. Sizin de mâlumunuz olsun ki sizin de boynunuza bu borçtur." demiş oluyor.Ben o vazifeyi yapıyorum. Sizin de mâlumunuz olsun ki sizin de boynunuza bu borçtur." demiş oluyor. Tebliğ etmiş oluyor, sevap kazanıyor. "Ben bunu hiç kimseye göstermeyeyim. Gizli kılayım." Tebliğ etmiş oluyor, sevap kazanıyor. "Ben bunu hiç kimseye göstermeyeyim. Gizli kılayım." Hayır. Farz ibadetler aşikâre yapılır ki unutan da şey yapmasın. Hayır. Farz ibadetler aşikâre yapılır ki unutan da şey yapmasın.

Gidiyorsun otobüs şoförüne diyorsun ki; Namaz kılmam lazım. Şöyle bir kenarda duruver.Gidiyorsun otobüs şoförüne diyorsun ki; Namaz kılmam lazım. Şöyle bir kenarda duruver. Vaktim geçiyor. Şurada abdest alayım namaz kılayım. Abdestim yok.Vaktim geçiyor. Şurada abdest alayım namaz kılayım. Abdestim yok. Peki ağabey diyor, hocam diyor. Başüstüne diyor. Tırt arabayı kenara çekiyor.Peki ağabey diyor, hocam diyor. Başüstüne diyor. Tırt arabayı kenara çekiyor. Bir abdest alıyorsun sen. Bir abdest alıyorsun sen. Aa bakıyorsun otobüsten 20 kişi daha abdest almış, arkada kocaman bir saf. Aa bakıyorsun otobüsten 20 kişi daha abdest almış, arkada kocaman bir saf. Bre siz neredeydiniz az evvel? Ben söylemeseydim şoföre,Bre siz neredeydiniz az evvel? Ben söylemeseydim şoföre, sizin hepinizin namazı kaçacaktı. "İşte utandık hocam söyleyemedik. Şoför belki kabul etmez." sizin hepinizin namazı kaçacaktı. "İşte utandık hocam söyleyemedik. Şoför belki kabul etmez." Sen bir şoföre söyle de kabul etmezse vebal onun olsun. Sen önce bir söyleyeceksin.Sen bir şoföre söyle de kabul etmezse vebal onun olsun. Sen önce bir söyleyeceksin. Onun için farz ibadetlerde riya düşüncesi olmaz yani gösteriş, reklam vesaire düşüncesi olmaz. Onun için farz ibadetlerde riya düşüncesi olmaz yani gösteriş, reklam vesaire düşüncesi olmaz.

Ama gerçekten riya ile kıldığın belliyse, yani mesela aman bizim genel müdür şuraya girdi.Ama gerçekten riya ile kıldığın belliyse, yani mesela aman bizim genel müdür şuraya girdi. Tam farz namazı kılıyor. Pıt pıt pıt pıt koşuyor. "Tam yanında durayım.Tam farz namazı kılıyor. Pıt pıt pıt pıt koşuyor. "Tam yanında durayım. Onunla beraber namaz kılayım. Terfide beni göz önünde bulundursun.Onunla beraber namaz kılayım. Terfide beni göz önünde bulundursun. Bu namaz kılan bir insan. Beni muavin alsın." filan. Ha bu aşikâre riya oldu tamam. Bu namaz kılan bir insan. Beni muavin alsın." filan.

Ha bu aşikâre riya oldu tamam.
Bunu iade et. Allah'a tevbe et. Bu tamam. Öyle olduğu zaman öyle dersin. Bunu iade et. Allah'a tevbe et. Bu tamam. Öyle olduğu zaman öyle dersin. Ama öteki farz ibadetler aleni yapılacak, aleniliğini riya sanıp daAma öteki farz ibadetler aleni yapılacak, aleniliğini riya sanıp da her birisini artık şey yapmaya kalkarsan, iade etmeye kalkarsan zaten hiç kimse dinin altından kalkamaz. her birisini artık şey yapmaya kalkarsan, iade etmeye kalkarsan zaten hiç kimse dinin altından kalkamaz. Öyle diyor Peygamber Efendimiz. Öyle diyor Peygamber Efendimiz. Yani hiçbir kimse bu dine hepsini tam yapacağım diye giriştiği zaman başaramaz. Yani hiçbir kimse bu dine hepsini tam yapacağım diye giriştiği zaman başaramaz. Din ona üstün gelir. Onun için ölçülü yapın diyor. Din ona üstün gelir. Onun için ölçülü yapın diyor.

Fe-seddû ve kâribû buyuruyor.Fe-seddû ve kâribû buyuruyor. Yani ölçüyü aştığı zaman insan, bu sefer fıttırma noktasına gelir yani olmadı yine. Yani ölçüyü aştığı zaman insan, bu sefer fıttırma noktasına gelir yani olmadı yine.

Şimdi mesela bir namaz kılıyorsunuz. Bu iyi olmadı bir daha kılayım. İkincide tekrar bir hata oluyor.Şimdi mesela bir namaz kılıyorsunuz. Bu iyi olmadı bir daha kılayım. İkincide tekrar bir hata oluyor. Bir daha kılayım. Üçüncüde tekrar bir hata oluyor. Bak şeytan seni bir şeye çıkmaza soktu işte. Bir daha kılayım. Üçüncüde tekrar bir hata oluyor. Bak şeytan seni bir şeye çıkmaza soktu işte. Sonunda pes diyorsun, yapamıyorsun. Onun için yani mütevaziyâne, ölçülü, dengeli olmak lazım. Sonunda pes diyorsun, yapamıyorsun. Onun için yani mütevaziyâne, ölçülü, dengeli olmak lazım.

Soru: Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi ve Mirac isimli beş kitaplıkSoru: Arzdan Arşa Sonsuzluk Kulesi ve Mirac isimli beş kitaplık Muhammed Von Aiberg kitapları hakkında bize bilgi verir misiniz? Muhammed Von Aiberg kitapları hakkında bize bilgi verir misiniz?

Cevap: Güzel enteresan şeyler yazıyor. Tavsiye de etmem. Alanlar da okumuşlar tekrardan. Cevap: Güzel enteresan şeyler yazıyor. Tavsiye de etmem. Alanlar da okumuşlar tekrardan.

Soru: Hocam insan dünyadaki durumuna göre âhiret hayatında öyle görülecek.Soru: Hocam insan dünyadaki durumuna göre âhiret hayatında öyle görülecek. Hırslı insan fare gibi. Şehvetine düşkün insan horoz gibi. Şu an öğrenciyim.Hırslı insan fare gibi. Şehvetine düşkün insan horoz gibi. Şu an öğrenciyim. Ulaşmak istediğim noktalar için çalışmak mecburiyetindeyim. Ulaşmak istediğim noktalar için çalışmak mecburiyetindeyim. Daha önceki gibi vasıflar kazanmamam için ölçü ne olmalıdır? Daha önceki gibi vasıflar kazanmamam için ölçü ne olmalıdır?

Cevap: Yani bu kötü huylardan kurtulmam için ne yapmam gerekiyor diyor.Cevap: Yani bu kötü huylardan kurtulmam için ne yapmam gerekiyor diyor. O tasavvuf demek, yani tasavvufî tedbirlere riayete ederek iyi bir derviş olman gerekir. O tasavvuf demek, yani tasavvufî tedbirlere riayete ederek iyi bir derviş olman gerekir.

Soru: Canlı resmi olan odada namaz kılınmaz diye bir yazı okudum filanca gazetede.Soru: Canlı resmi olan odada namaz kılınmaz diye bir yazı okudum filanca gazetede. Bu doğru mudur? Mesela ağaç bitki resimleri buna girer mi? Bu doğru mudur? Mesela ağaç bitki resimleri buna girer mi?

Cevap: Hayır, ağaç bitki resimleri girmez.Cevap: Hayır, ağaç bitki resimleri girmez. Yalnız canlı hayvan resmi olan. Mesela horoz, ceylan, kuş vesaire filan olan yere melek girmez.Yalnız canlı hayvan resmi olan. Mesela horoz, ceylan, kuş vesaire filan olan yere melek girmez. Karşısında onun bulunmaması lazım. Yani namaz kıldığı yerde bulunmaması lazım. Bulunması doğru değil.Karşısında onun bulunmaması lazım. Yani namaz kıldığı yerde bulunmaması lazım. Bulunması doğru değil. Fakat bulunursa karşısında olmamak şartıyla, namazı kabul olmaz değil yani namazına şey yapmaz. Fakat bulunursa karşısında olmamak şartıyla, namazı kabul olmaz değil yani namazına şey yapmaz. Fakat bulunmaması icap eder. Mekruhtur. Fakat bulunmaması icap eder. Mekruhtur.

Gölgesi yere düşen şekil yani heykel tarzında olanları haramdır.Gölgesi yere düşen şekil yani heykel tarzında olanları haramdır. Öteki resimlerin de konulmaması, kapanması uygun olur. Yani kabul olmayacak diye bir şey yok.Öteki resimlerin de konulmaması, kapanması uygun olur. Yani kabul olmayacak diye bir şey yok. Bazen çeşitli mecburiyetler oluyor. Bazen çeşitli mecburiyetler oluyor. İnsanın elinde olmayan yerlerde, elinde olmayan şekillerde namaz kılması gerekebiliyor. İnsanın elinde olmayan yerlerde, elinde olmayan şekillerde namaz kılması gerekebiliyor. Önünde, kıblesinde yani ona ibadet ediyormuş gibi şey bulunmaması lazım.Önünde, kıblesinde yani ona ibadet ediyormuş gibi şey bulunmaması lazım. Kendi eviyse kendi imkânı varsa kaldırması uygun olur. Kendi eviyse kendi imkânı varsa kaldırması uygun olur.

Soru: Kur'ân-ı Kerîm'de bir erkeğin iki kız kardeşi nikâhı altında bulundurması yasaklanmıştır.Soru: Kur'ân-ı Kerîm'de bir erkeğin iki kız kardeşi nikâhı altında bulundurması yasaklanmıştır. Buna göre bir erkek karısının kız kardeşiyle tokalaşabilir mi? Buna göre bir erkek karısının kız kardeşiyle tokalaşabilir mi?

Soru: Şimdi, tokalaşamaz çünkü hanımından ayrıldığı takdirde ötekisiyle de evlenmek gibi şeySoru: Şimdi, tokalaşamaz çünkü hanımından ayrıldığı takdirde ötekisiyle de evlenmek gibi şey hala imkân mevcut olduğundan, yani nikâhı ebediyen haramlardan olmadığından,hala imkân mevcut olduğundan, yani nikâhı ebediyen haramlardan olmadığından, belli bir şarta göre olduğundan yine tokalaşamaz belli bir şarta göre olduğundan yine tokalaşamaz ve kadınlarla zaten tokalaşmak İslâmî bir adet değildir. ve kadınlarla zaten tokalaşmak İslâmî bir adet değildir.

Soru: Unutkanlık için ne yapmalıdır? Soru: Unutkanlık için ne yapmalıdır?

Cevap: Unutkanlık için günahlara dalmamaya dikkat etmelidir.Cevap: Unutkanlık için günahlara dalmamaya dikkat etmelidir. Bilhassa gözünü harama bakmaktan sakınmalıdır.Bilhassa gözünü harama bakmaktan sakınmalıdır. Cuma gecelerinde teheccüd namazına kalkıp dua ederek deCuma gecelerinde teheccüd namazına kalkıp dua ederek de "Bu şeyi benden gider Yâ Rabbi!" diye Allah'tan istenir. "Bu şeyi benden gider Yâ Rabbi!" diye Allah'tan istenir.

Soru: Kur'ân-ı Kerîm'de uzaydan gelecek yaratıklar hakkında herhangi bir hüküm var mı? Soru: Kur'ân-ı Kerîm'de uzaydan gelecek yaratıklar hakkında herhangi bir hüküm var mı?

Cevap: Şimdi, uzaydan gelecek yaratıklar[dan] kastettiği, meleklerin dışında uzayın başka bir şeyinde,Cevap: Şimdi, uzaydan gelecek yaratıklar[dan] kastettiği, meleklerin dışında uzayın başka bir şeyinde, gezegeninde yaşayan bazı kimseler demek istiyor. gezegeninde yaşayan bazı kimseler demek istiyor. Mesela Merih'ten veya başka filan yerden demek istiyor. Böyle bir bilgi yok.Mesela Merih'ten veya başka filan yerden demek istiyor. Böyle bir bilgi yok. Yalnız kıyamette Ye'cüc ve Me'cüc'ün çıkacağına dair Yalnız kıyamette Ye'cüc ve Me'cüc'ün çıkacağına dair ve onların her tarafı kaplayıp istila edeceğine dair rivayetler var.ve onların her tarafı kaplayıp istila edeceğine dair rivayetler var. Hadîs-i şerîflerde onlarla ilgili malumat var. Allah hepinizden razı olsun. Hadîs-i şerîflerde onlarla ilgili malumat var.

Allah hepinizden razı olsun.

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke alîmün hakîm.Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke alîmün hakîm. Sübhâne Rabbike Rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn. Sübhâne Rabbike Rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn. Ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn. el-Fâtiha. Ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2